13 Şubat 2009 Cuma

30'undan Sonra Arkadaşlık Halleri...

Artemis'den epey bir zaman önce geldi bu soru. Calanon'dan da 4. fotoğraf dosyamın 4. resmi ile ilgili gelmişti. Ben bu konularda ciddi derecede tembellik yapıyorum aslında, yorumlarda da yazdım aynısını ama sevgili Calanon'un sorusuna yanıt yok! Komiktir, 4.dosyanın, 4.resmi boş!!! O dosyada bir tek Laila öyle bakınmış objektife doğru, topu topu bir foto :))) Cevabı bu kadar geciktirdiğim ve hiçbir sonuç gelmediğinden dolayı üzgünüm.

Gelelim 30umuzdan sonraki arkadaşlık durumlarına...Sanırım hayatlar değiştikçe, çoluk çocuğa karışdıkça, başka memleketlere gittikçe falan eskilerle olan bağlar zayıflıyor. Hala düzenli şekilde görüşmediğim ama gördüğümde de kaldığımız yerden dolu dizgin devam ettiklerim, geçmişte kalan unutmadıklarım, günümüze gelip de farklı sebeplerden nokta konulan var.

Eskiye göre konuşulacak heyecanlar, hayattaki değişiklikler de insanları tatmin etmiyor belki. Hayat bir yerde sıkıcı ve monoton. Eski kız arkadaşlarla yapılan " Şu çocuk bana baktı, ben O'ndan hoşlanıyorum, sana bakıyor mu? Benden hoşlanıyor mu? Bugün böyle oldu, bana şunu dedi, böyle yaptı..." muhabbetleri de kapanıyor yaşla ve haliyle. Onun yerini ne yemek yaptın, çocukların okul durumu ne oldu gibi pek de karşı tarafa heyecan vermeyen muhabbetler kalıyor geri.

Hayattaki herşeyde olduğu gibi genellemelerin yapılamadığı bir durum bu dostlar meselesi. Kimisi kalmış, kimisi anılarda hep canlı ama bugüne gelememiş...Yeni edinilen arkadaşlıklar daha çok çocuklar vasıtasıyla " Veli " kimliğiyle olan ilişkilerden ibaret. Pek derinliği olmayabiliyor.

Derinlik ve çok samimiyet, hergün görüşmek, dedikodu yapmak gibi durumlar aranıyor mu? Bilmiyorum, sanırım ya ben çok yalnızlığa alıştım ya da öyle bir durum bulamıyorum ama benim açımdan her zaman mesafeyle, özlenerek, geçen zamanın takibi ve fikir alışverişi şeklinde yürüyor ilişkiler artık.

Yenilerden kendime yakın, aynı paralellikte düşünüp yaşayan, en azından tesadüfen de olsa aynı olayları deneyimleyen varsa ( şimdiki N. örneği mesela ) yeme de yanında yat misali kendimi şanslı hissediyorum. Gerisi boş.

8 yorum:

Adsız dedi ki...

23 yaşında evlendim 10 yıl oldu ve hep gurbetteydim.gençkızlık kankalarımı çok özlüyorum ama onlarsızda olmayı yeni arkadaşlıklar kurmayı öğrendim, benden önce evlenenleri ben anlamıyordum, hala bekarlarda beni anlamıyor.evli olmak klan olmak insanı başkalaştırıyor ana karaktere dokunmasada büyüyorsun bir kere. hele anne olunca öle eski deliliklerin korkutuyor seni..nasıl bekar biri gibi olabilirsin ki o kadar sorumluluğun arasında..ben evlilik döneminden öncede ve halihazır da da iyi arkadaşlıklar iyi günler paylaştım ama arada 2-3 arıza dışında birlikte olmaktan mutlu olduklarımlaydım. şimdilerde 30 öncesi görüştüğüm ve sonradan taıştığım insanlarla iyiyim.tabii ki çoğu eleniyor..çok uzattım son sözüm 30 undan sonra insan daha seçici oluyor(evlenmeyenleri anlıyorum)biraz eski biraz yeni arkadaşlıklarla dvam diyorum..sevgiler.

Fifi Croissant dedi ki...

"Derinlik ve çok samimiyet, hergün görüşmek, dedikodu yapmak gibi durumlar aranıyor mu?"

Valla ben ararım. Çok samimiyetten kastım suyunu çıkartmak değilse de arkadaşlarımsız çok zorlanırdım sanırım.

Seni de seviyorum. Yaz bi kenara.

Andy_Dufresne dedi ki...

Aslında kendinizi şanlı saymalısınız yine de hatırlanmaya değer anlılara ve bugun bile hatırlayabildiğiniz repliklere sahip olduğunuz için, sizin yaşınıza ulaşan şimdiki kuşak şunları söyleyecek :

Facebookta beni x eklemiş seni de ekledimi? bu söz konusu x belki hayatları boyunca görmedikleri ve muhtemeldir göremeyecekleri biridir. Ne bir bardak çay içilmiştir ne de bir derdi dinlenip bir sır verilmiştir zamanında ama o yinede arkadaştır...

Hep söylerim ben çok geç doğdum diye... iletişim çağında aslında nasılda iletişemediğimize tanık ediyoruz sadece...

evinkedisi dedi ki...

Sevgili Andy_Dufresne;

Evet, gerçekten kendimi şanslı sayıyorum bu konuda çünkü biz ciddi bir mahalle arkadaşlığı kültürü ile büyüdük. Sabahtan akşama kadar tünediğimiz duvarın üzerinden kalkar haydaaa hepberaber kızlı erkekli basketbol oynamaya gider, oradan yürüyüşe çıkar, geceleri grup halinde kukalı saklambaç oynar vaziyetteydik. Anneler babalar biraz da tehlike(!) lerin farkında mı değildi, o kadar acayip yaratık mı ortada dolaşmıyordu bilmiyorum ama arkadaşlıklarımızın hepsini sınırsızca yaşadık. Herkes birbirini tanırdı aileler de dahil olmak üzere, bizi bakınca nerede ne yapıyor olarak bulacaklarını bilirlerdi.

Facebook'a gelince...Girdim ve bir ay içinde çıktım, eskiler birbirini bulsa bile çıktım çünkü hiçbir şey bıraktığımız noktadaki gibi kalmamıştı. Değişmeyen tek şey değişimdir derler ya aynen öyle sanırım. Yorumuna teşekkürler :)

Balannem Melike'm, neredeydiniz şekerim? :)

Galiba insan hep tecrübe ettiği kadarını anlayabiliyor. Geneli öyle yani, bunun istinası ise harika bir şey. Aç kalmadan açın halini, yoksulluk çekmeden onların durumunu hissetmek ve üzüntü duymak ya da tersi durumlarda karşındaki açısından mutlu olmak...

Magissaaaa :)

Ben de aynen, yapayalnız bir hayat asla düşünemem ama memleketten uzaklaşınca ya da belki şehirden bile diyelim değişim kendiliğinden geliyor.

Ben de seni seviyorum, sevgililer günümüz kutlu olsunnnnn! Muckkk!

Adsız dedi ki...

Yarıyıl tatili sebebiyle istanbulda annemlerdeydim..çok rahatlamıştım azcık sıkılayım dedim.

Ingiltereden Alisveris dedi ki...

merhaba
biliyomusun evin kedisi yazilarini oyle bi zamnada yaziyosun ki mueccimmmisn nesin dusunduklerimi yasadiklarimi okuyosun nedir:)
benim oyle cok fazla samimi oldugum arkadasliklarim olmadi. bi kac tane iste. onlarda silindi gidiyo maalesef ortam cevre sartlar degisince bitti gitti. gurbettede yeni arkadasliklar kurmak malumunuz iste.bazen diyorum yasalligim burda yapayalniz mi gececek of ya ne vahim bi durumdayim ben

evinkedisi dedi ki...

Small Button Nose'cum;

Valla müneccimliğimi bilemeyeceğim çünkü bu konu Artemis'den geldi biliyorsun ben de yazayım artık şeklinde ekleyiverdim.

Tabi ki ülke değiştirmek etkiliyor ama daha önceden de aynı şehirde olup yediği içtiği ayrı gitmeyen dostluklarımız da olmuştur. Ve o insanlarla da görüşülemez durumlar yaşanmıştır.

Buna belki hayat demek daha doğru. Diyorum ya paylaşılanlar artık kaynana, çocuk, koca, ev işi, yemek yapımı, iş bunalımları...

Gossip Girl'lükten çıktık artık, daha durgun bir alana girdik, bir bakıyoruz ki hep aynı döngülerin içindeyiz, insanların birbirlerine anlatacakları da kalmadı ki!

Öptüm, bunalıma girme sen, Türkiye'de de olsan aynıııı :)

Ingiltereden Alisveris dedi ki...

oncelikle yazim hatalarim dusuk cumlelrim icin ozur dilerim. cok kotu yamizim hizli alel acele yaziyorum bazen.yazilarin zaten uzun oku oku bitmiyo sekerim islerim yarim kaliyor:)
artemisin bu konu hakkindaki yazisinda simdi okudum. bu konuda yalniz olmadigimi gormek biraz rahatlatiyo ama cidden bu aralar bende cok yalniz hissediyorum kendimi tam ustune gelince konu boyle oldu. olsun duzelir arada bi oluyo bana bu bunalim devreleri
sevgiler