30 Nisan 2008 Çarşamba

Fotoğraflar...

Bugün bilgisayarımda kayıtlı olan bir sürü fotoğrafa baktım. Bir yıl geriye gittim ve annemle babamın, kayınvalidemlerin yanına gittiğimiz dönemdeki hallerimize döndüm. Chloe'nin kısa metrajlı videolarını seyrettim.

Özlemişim...İçimi bir hüzün kapladı, bir gün gelip de şimdi şikayet ederek gittiğimiz bu mekanların tarihe karışacağını düşündüm. Ve bir anda onlara karşı büyük bir haksızlık yapıyormuşum hissine kapıldım. Biliyorum, bu uzun süre orada öylece kalmaz ama olsun, yine de unutmanın bir yerde yaşanan resimlerden kopuşun bir garantisi olduğunu anlamak lazım.

Eskiden, fotoğraf ya da geçmişle ilgili hiçbir şeyin, belki mektuplar dışında kayıt altına alınamadığı dönemlerde insanların bu tür şeyleri hatırlaması ne kadar zordur.

Düşünsenize, alt tarafı belki iki yıl öncesine ya da daha ötesi, okuldaki hallerinize baktığınızda ne kadar büyük farklar görüyoruz. Bu, hüzünlendirici ama aynı zamanda aslında insanları birbirlerine bağlayıcı da...

Sevgililerden ayrılındığı zaman hatıraları yoketmek unutmayı kolaylaştıran bir unsurdur mesela. Ve o paylaşılanlar maddi olarak kaybolurlarsa akılda kalan zamanla silikleşir ve kendini belki hayal aleminden birinin yerine de koyabilir.

Ben ise yapı gereği, yaşanana dair hiçbir şeyimi atmaya kıyamadım. Annemin evine her gittiğimde aralardan tozların girdiği hasır sandığımı açar yazdıklarıma, bazen fotoğraflara bakarım. Başkasının hayatı ya da bir roman gibi...İnsana bu tip şeyler ilginç duygular yaşatabiliyor. Biraz melankoli bir durumum var sanırım.

Zaman gerçekten çok hızlı akıyor. Bu arada, gidiş biletlerimiz ayırtıldı, Catherine'nin yardımcısı eve gelip buraya ve köpeğimize bakmak için ayarlandı. Bu yılın nasıl aktığını hele hiç anlayamadım.

Bilmiyorum...İçimde bir hüzün var bugün :(

5 yorum:

mamagonekrazi dedi ki...

Soyle hemencekik geldim baktim iyimisin diye, huzunlenmissin, ne desem ne yazsamda tersini yasmana neden olsam diye dusundum, tikandim kaldim valla!!! Eminim bunun icin bana ihtiyacin yoktur, yasaminda sana huzun karsiti duygular yasatacak cok sevgili yuzler vardir. Tavsiyem don bir bakiver onlara, birak resimleri bir yana :)

beenmaya dedi ki...

hayatımızda o kadar çok gitmeler var ki belki kalmasına izin verdiğimiz fotoğraflar bizlerin kalan yanları kimbilir...

Açalya dedi ki...

Ben de hic atamam hatirasi olan seyleri, cop ev olacak yakinda...kesin el atmam lazim bir suru 'çıngıl çakmak'...iyi hatıraları kirletmekten başka bir işe de yaradıkları yok zaten. Ama mektuplar, fotoğraflar kalsın değil mi?! gerisi çöpe!

evinkedisi dedi ki...

Fotoğrafların ve mektupların etkisini yitirene kadar beklemesi taraftarıyım ben de. Bir de ne bileyim insanın gençlik halleri, beğeniler, hayatlarımızın özetleri de aynı zamanda o fotoğraflar ve mektuplar.

Ama bir yandan evli olduğum insan da aynı şeyleri yapsaydı da eve gittiğinde eski ne var ne yoksa baksaydı, geçmişini ansaydı falan ne tepki verirdim?

Evet, bu sanırım çifte standart...

Adsız dedi ki...

Zaman tünelidir o fotoğraf vs. den oluşan arşivler..Özellikle çocuklarımın büyümesini winnzip yaşadığımdan, sakince izlemek içimi tatlı tatlı acıtıyor..Teknolojinin bu getirisi beni çokça sevindiriyor.