10 Şubat 2008 Pazar

PS3 Macerası ve Oradan Buradan...

Şimdi de başımı yastıktan kaldırmayasım var. Bugün, ufaklıkla babamızı yollar yollamaz hemen yatağa döndüm. Saat 10:00 gibi kalkıp kahvaltımı yaptım. Şu haftalık apilady yapılmalıdır ya, onu bile gözüm yemiyor. Yatak odalarımız, binbir tane birbirinden farklı, atılamayan eşyanın durduğu odalar temizlenmeliydi ve saat 13:00 e kadar ancak bitirebildim. Yemek yapımı ve alışveriş var bir de listede, koca bir nanik! Domatesli bulgur pilavı yaparak geceyi kurtarma durumlarındayım şu an.

Hastalanacağım, aslında dün başladı ama bugün O'nun da beni ziyaret edesi yok :((( Nedense, bilmiyorum. Dün sabah, bari bizim banyoyu saçlardan, yüz yıkanırken sıçrayan sulara eşlik eden ve terlik altlarından gelen kara kara lekelerden bir arındırayım dedim. ( Iyyy değil mi? Ama öyle ne yapalım? ) Önce bir vakum, ardından hemen yer temizleyicisi... Temizleyiciyi banyonun hemen kapı yanına koymuşum, herşey bitti, dolaba kaldıracağım. Tam dolabın kapağını açtım, yerine koyuyorum, o da ne? Yerleri çamaşır yumuşatıcısıyla silmişim, iyi mi? Tam PMT işte ( hasta olmadan önceki yamukluk sendromlarının İngilizce kısaltılmışı ) PMT ile ilgili semptomlarımı yıllar önce liste yapmıştım, 25 tane falan olmuşlardı, yine düşünüp buraya yazmam lazım :)))

Bir aya yakın bir süredir bilgisayarda Voipwise denilen bir program kullanıyoruz. 10 euro karşılığında hesap açılıyor ve ardından dört aya yakın bir süre dünyanın belli ülkeleriyle bedava konuşuluyor. Bu ülkelerin içinde Türkiye ve İngiltere'de var. Fakat işin ilginç yanı şu, Türkiye ile Arap Emirlikleri arasında iki saat fark, İngiltere ile dört saat var. Yani, bizler burada güne başlarken, Türkiye daha yeni yeni uyanıyor bile diyemem, İngiltere yatmış, belki henüz uykusuna dalmış vaziyette.

Dolayısıyla olan şu; gün içinde burası 12:00 iken Türkiye ile konuşabiliyorum ( Türkiye saati 10:00 ). Saat 13:00 dedin mi ufaklığa çıkmam için hazırlanmam lazım. Bu ne demektir? Günde bir saat konuşma hakkım var. Akşamları unut, neden? Yoğunluk yüzünden görüşme kalitesi çok düşüyor, ondan. Bir de yine aynı hikaye, daha millet yeni yeni bilgisayar başına gelince bizde 24:00, gözlerin kapanmasını önlemek amaçlı kibrit çöpü kullanılıyor durumda oluyoruz :) İşin şakası bu tabi. Genelde, yatılmış olunuyor, eğer yatılmadıysa yeni oyuncak " Assasion Creed" dir, " Second Life " yerine yeni ikamemiz oluyor kendileri.

Bugün, eşimin master sonuçları geldi. Aylardır topu topu on ya da onbeş dersten alınan notların altalta yazıldığı bir formatı bekledik yani. Olsun, yine elde somut bir kağıdın olması çok sevindiriciydi. Şimdi maaşda yapılacak %4 zam beklenecek :))) Komik, değil mi? Archi Sugar'da yazmış, yalnız hizmette bekleyen bizler değiliz Türkiye'de diye. Gerçekten de hız bakımından Manchester gibi bir üniversitenin böyle ağır aksak davranması...

Halk olarak, hem yenilen kazıklardan ötürü sanırım devlet işine asla güvenmeyiz, hakkımızı hep bağırıp çağırarak, yeri geldiğinde otokontrol gelişmemişliğimiz yüzünden başkasının hakkını yiyerek aldığımızdan, öyle bir iş yavaş gitti mi hemen başlarız dayılanmaya. Bizde işler böyle yürür ama gel gör Londra'da bir tarfik durur değil mi, korna sesi neredeyse hiç yoktur. Herkes sırasını bekler, kimse kimsenin önüne geçmeye kalkmaz. Bunu zeka pırıltısı olarak algılamaz, nasıl da kodum herife, enayi gibi bekliyo yahu! diye kelle kelle sırıtmaz. Dolayısıyla, benimkinin de huyudur beklemek, tamam sinir bir durumdur belki ama gerekli olan zaman buysa yapacak da bir şey yoktur. Beklenir...Öyle de oldu, sonunda kavuştuk :)))

Şimdi ps 3'ü alma maceramı anlatmak istiyorum izninizle. Yine konular karman çorman olduysa da anlatasım var. Okuyamayan olursa beş günde konuları bölerek halletsin işini, ne yapayım? :)

İlk olarak geçen hafta pazar günü, hemen ufaklığın okulu açılır açılmaz doğru makinayı bulacağız ümidiyle Dubai'ye gittik. Daha önce de yazmıştım, Dubai dünyayla efendim yok, en büyük at yarışı, yok en uzun bina falan yarışında. Çok ilginç ve bazısını rahatsız edecek bir mimari yapısı var. Mesela, Sharjah yolundan Deira City Center'a giderken belli ki eski İtalyan mimarisi örnek alınarak yapılmış bir bina. Gerçekten de çok güzel ama hemen yanıbaşında tamamıyla farklı bir görüntü, camdan yapılmış fanus ve yine bu sefer onun yanında dikilmiş yine mavi cam bir kule :))) Yani bu ne lahana turşusu dedirtiyor bence. Ama bazılarınca bu, yeni dünya modeli. He he! Yani, eskiyle yeninin uyumu falan safsatası...

Neyse, Deria City Center'da Arap Emirlikleri'nin en büyük elektronik eşya dükkanı var. Eminiz ki istediğimizi bulabileceğiz. Araştırmamızı bilgisayar arama motorlarından tamamlamışız da, sonradan deneyimlediğimiz üzere pek bir şey de anlamamışız :( Bildiklerimiz şunlar; piyasada satılan ps3'ün 40 ve 60 gigabayt olanları var, ancak ikisinin de üretimi durmuş vaziyette, şimdi yeni 80'lik çıktı. Ben baktım, işin ilginci 80'lik olanla 60 lık arasında buradaki fark artı yönde 100 dirhem civarı ki buna hadi diyelim 50 ytl. Kocaman dükkana girdik, yok yok. Benim de ağzımın suyu akıyor tabi ki. Acayip özeniyorum ps3 ve evde oturup hem bizi, hem de ufaklığı oyalayacak oyun oynama düşüncesine.

İlk önce, Allah Allahhh! PS bölümüne girdik ama 2 var. 3'ü görmek mümkün değil, sonra adama sordum da dükkanın arka kısmına koymuşlar, bu sefer de hepsi 40 lık!!! Orada yardımcı olan başka birisiyle konuştuk. Adam; " Elimizde 60'lık kalmadı, artık zaten üretimi durdu, bir sürü ps2 oyunu alanlar da oyunları geri getirdiler, sorun yaşattı." falan dedi. Hadiii, kafamız bir dumanlandı.

Benim amacım kesinlikle ps2 oyununu da oynayabilmek çünkü bilenler bilir, ps3'ün çocuklara uygun oyun seçeneği çok az. Bunu ne için alıyoruz ki? Aslında bizim kendimiz için :)) ama alınmışken hiç çocuk hiçe sayılır mı? Bir de taa yılbaşı öncesi oyunlara bakmışız, kafayı ufaklık için Dogz ( Nintendo ) a takmışız, değil mi efendim?

Oradan çıktık ve bütün dükkanları gezdik. Bir, beş altı tane vardı yanılmıyorsam ama yok yok yok! Yalnızca 40gg'likler konulmuş, adamlar onları elden çıkarmaya çalışıyor belli ki. Seksenliğin ise nasıl geleceği, zamanı bile belli değil. Ellerine bununla ilgili bir yazı da ulaşmamış.

Dönüşte Sharjah'daki en büyük mağazaya bakalım dedik. İçeriye girdik, derhal ps3 bölümüne. Yaşasın! 60 lıklar ve 40 lıklar üstüste. Ama bizimki bu sefer taktı kafayı, " Seksenlik çıktıysa ve bunların üretimi durduysa ben niye geçmişte kalan teknolojiye yatırım yapayım? " sorusunu sormaya. Soru güzel ve anlamlı derken köşede kalmış bir kutuyu bana işaret etmeye başladı ki, baktım üzerinde 80 gg. yazıyor. " Tamam, istemiyor muydun, alalım!" dedi. Tamam, istiyordum ama neden Türkiye'deki fiyatı 60gg'den düşük o zaman? Bu bir. Hem, ps2 oyunlarını oynatıyor mu? Bu da ikinci ve en önemli soru benim için. Orada duran superviser konumundaki adama da gösterdik makinayı, benimki üzerindeki kağıda şöyle bir baktı ama okumadı, adam " O bir müşterimize ayrıldı ama siz bunu şimdi mi istiyorsunuz? Bu akşama doğru 80 gg'ler gelecek aslında." dedi ama ben hemen ufaklığı falan bahane ettim ve almaya talip olduk.

Olduk olmasına da, oyun bölümü biraz kelkenez durumda, Allah'tan çok duyduğumuz ve demolarına falan aşina olduğumuz assasion creed orada, onu da kaptık ama içimde yine bir rahatsızlık. Neden diğer dükkanlarda bir tane bile 80'lik yoktu ki?

Eve gelir gelmez benimki başladı makinayı kurmaya. Buraya geleli üçüncü senemizi dolduruyoruz ya, ilk zamanlar küçücük 30 ekran bir Sony televizyonumuz vardı. Salonda o devede kulak kalınca, ilk maaşlarımızdan biriyle JVC büyük, düz ekran standart tüplü bir tv almıştık. Makinanın içinden bir Tv ile ps3 bağlantısı çıktı. Üçlü ve herbiri ayrı renkte soketler mi desem, girişler. Efendim, Sasasix sanırım yanlış yazmadıysam, yeni nesil joystick. Onun şarjı ps3'e bağlanıyor, seksenliği Wi-Fi diye kablosuz internete de sahip ama istenirse Ethernet denilen internet kablosu da var. Toplam üç kablo yani.

İlk aşamada Tv'deki görüntü siyah beyaz çıktı ki günün saatlerine göre o renkler değişiyormuş. Arkada bir keman korosu, açılış. Eğer oyun da siyah beyaz çıkarsa o zaman TV'nin PAl ve NTSC denilen formatları destekleyip desteklemediğine bakmak lazım. Hatta, bu eğer LCD televizyonunuz yoksa, makinayı almadan yapılacak ilk işlerden biri. Çünkü eğer televizyon eğer aldığınız ps3'ün desteklediği ve üzerinde yazan formatı desteklemiyorsa o zaman saç baş yolunup, yeni bir tv alma zorunluluğu gelebilir. Ancak yeni olan tvlerin her iki formatı da desteklediği unutulmamalı.

Baktık, bizim makina NTSC J, bu ne demekmiş? Yani, çiçeği burnunda ps3'ümüzün formatı hem NTSC'ye hem de Japon 'ya ya ayarlıymış. Allah Allah! Bir şüphe var hala içimde, bir şeyler ters. Bütün ayarlamalar yapıldıktan sonra sıra oyunu koymaya geldi ve makina oyunu tanımadı. Evdeki hiçbir DVD formatını okumadı iyi mi?! Ay delirecez, o kadar ayarlama yapılmış, zaten kablosuz internet için şifreler var, onlar yazılmış, makina update ediyor kendini onun için beklenilmiş. Ha bir de ilk aşamada, ps3'ün içinden kullanım kılavuzu da çıkmadı iyi mi? Herşey yarıda bırakılıp bir de bir koşu kılavuz için dükkana gidildi ki, yer o kadar kolayda da değil.

Telefonlar ettik. Saat gecenin 23:00'ü buralarda 24:00 lere kadar açıktır her yer. Getirin değiştirelim dediler. E daha 80 gg geldi mi ki? sorusuna bile gerek kalmadı. Götürdük. Orada, bize anlatan ya da daha doğrusu anlatmaya çalışan ve şaşıran ( ki ps3 konusunda hakikaten satıcıların da kafası çok karmakarışık söyleyeyim ) çocuğun adı Josh'muş, " Ben makinaya bakacağım, superviser'ımız şu an burada değil, yenisi gelince de sizleri arayacağım." dedi. Cep telefonunu, adını falan aldım, bir daha dert anlatmayayım diye. Eve geldik :(

Araştırdık...Benimki, aslında benim için aldığını düşünüyor ya makinayı, öyle pek de detayına inmeye müsait değil. İsteksiz. " Ben oyun oynamayla ilgilenen biri değilim" dedi bir de. O'na " Second Life nesi öyleyse, orada zaman geçiriliyor ama?!" dedim ama yok, konsol oyunu farklı bir şeymiş ve aslında amaç kısaca benim çenemin bu konuda kapanmasıymış. Bir de tabi ufaklığa verilen oyunun benim bilgisayarda soruna yol açması ve sözümüzün devamı da var.

Her yerlere baktım. Nedir bu Pal/NTSC dedim. Meğerse ülkeler bu sistemi kullanma açısından bölümlere ayrılmışlar. Baktığım yerler haliyle burası, Türkiye ve İngiltere. Forumlarda NTSC ile ilgili sorunlar ve biraz da elden çıkartma isteği...Bu üç ülkede geçerli olan sistem Pal.

Gelen DVD filmlerden tutun, oyunlara, televizyonlara kadar Pal. Peki o zaman, ben elimdeki NTSC'yi ne yapacağım? ps2 deki tüm gelmiş olan oyunlar haliyle pal. Bir türlü kafam basmıyor, yine bir açık yakaladım derken, koca; " Wikipedi'ye baktım, NTSC'nin içinde emotion machine denilen bir parça var, bu parça neredeyse tüm ps2 oyunlarını çalıştırıyoruş ama pal'de bu yokmuş!" diye buyurdu. Baktım, aslında bu konudan azami derecede de sıkılıyor, sinirlendim. Bu, sonuçta önemli bir şey. Bir yerde eve bir bilgisayar daha alınıyor ve her türlü teknik özelliğini anlamamız lazım. Böyle aceleye getirip tam araştırmadan kafa göz dalınır mı? Ve gerçekten de karışık.

Aleti yurt dışından getirenlerin bir kısmı NTSC şu bu diye anlatıyor ama bu insanların görünüş itibarıyla ya çocukları ya da geçmişten kalan bir dolu ps2 oyunları yok. Zira, ps3 region free denilen bir özelliğe sahip. ps3 oyunları blue ray teknolojiyi kullandığı ve olağanüstü grafiklere sahip olduğu için her iki makinada da çalışabiliyor. Yani, bu makinayı alırken ps3 oyunlarını oynayacak için bir sorun yok denilebilir olsa da bu sonuçta bir dvd player da. E onlar pal!

NTSC kendi içinde ikiye ayrılıyor. NTSC-J ve NTSC-U. J, Japon ve oyunların hepsi Japonca anladığım, diğeri ise USA, İngilizce. Şimdi bunun skıntısı nedir diyeceksiniz? Diyelim ki ps2 oyun alacaksınız, kendi yeriniz pal ise bir kere bu oyunları NTSC J veya U bulamamıyorsunuz. Taaa Amerika'lardan ( İngilizce orada olduğu için, diğeri zaten site de Japonca bir halt anlaşılmıyor ) getirtmek zorundasınız. Halbuki normalde belki biraz ötenizde aynı oyunun sizin region'a uygunu paşa paşa raflarda bekliyor. Ayrıca, burada yani Arap Emirlikleri'nde fiyat da diğer piyasalara göre daha uygun olduğu için yanıbaşım dururken niye uğraşayı canım oradan buradan getirtmekle falan diye düşünüyorsunuz.

Ammaaaaa, ben de baktım wikipedi'ye, evet adamlar bir de bir şablon bile yapıp açıklamışlar işte! Yalnızca 60 lık NTSC olanda o makina var ve geriye dönük oyunları oynatabiliyor, PAl yapamıyor bunu. Yahu, Pal neden kendi bölgesinin ps2 oyunlarını çalıştıramasın? sorusunu benimkinin " Ay ne çok konuştun, al işte bitsin gitsin, kapansın bu konu!" diyeceği için ( ki hayatımda ilk defa O'ndan eve bir şey alınırken böyle davrandığını görüyorum, genelde çok iyi araştırılır ) uzatmadım.

Ertesi sabah, aynı yolun üzerinde arkadaşıma da sabah kahvaltısına gittim, dönüşte bir sorayım seksenlikler ne olmuş dedim. Gelmemiş tabi ki, klasik, ne zaman gelir Allah bilir. Başka bir superviser bozuntusuyla konuştum, kısaca çocuğun söylediği şu; " ps3 gibi bir alette niye ps2 oyunu oynanır ki zaten? Bence, hiç koymayın bile, bozulur!" Kafam iyice karıştı mı? " Çocuğum var, ps3 oyunları onlara uygun değil." demekle yetinsem de bir omuz silkme ile karşılaştım. Yani, bana ne kardeşim çocuğun varsa. Sen bir tane ps2 al, yanında da bir ps3 verelim :))) Son olarak, eğer iki güne gelmezse paramı geri alacağımı ekledim ama dönüşte yürürken bir Sony mağazasına gireyim dedim. O da ne?! Orada da yalnızca 40 lıklar var ve adam PAl'lerin ps2 oyunlarına uyumlu olduğunu ama ellerinde 60 lık kalmadığını belirtti.

Öğleden sonra seksenliği bırakıp, altmışlığa talip oldum ama wikipedi'nin hatırına NTSC aldım eve geldim. Dediğim gibi yüzde yüz değilim ama...Bu arada, tabi ki bunu yaparken değişim işlemleri halledildi, bana verecekleri 50 dirhem mağazada kaldı, nakit ödeme yapmıyorlarmış. E o zaman eğer paramı geri almaya kalksam ne yapacaklardı artık orasını hiç sormayayım dedim. 50nin üzerine ekleme yapayım, başka bir şey alayım derken cüzdanımı almadığımı fark ettim, koca yolu tepip tekrar arabaya yürüdüm, geri gelip aslında kocaman bir eklemeyle yeni oyun alabileceğimi öğrendim ve karanlıkta eve gelebildim. Makinayı tekrar kurduk. Herşey tamam, oyun süper çalıştı, karı koca akşam sefa yaptık ve cuma günü ufaklığa verdiğimiz sözü tutmak adına ps2 dogz almaya çıktık.

Dubai'de aynı dükkana gittik. Buraya göre hem kocaman bir oyun bölümü olduğundan, hem de Dubai alışveril festivaline dayanarak indirim beklediğimizden. Havamızı aldık diyebilirim. Olsun yine de oyunu bulduk ve eve geldik. Bir heves makinaya yerleştirdik ve ekrana bölge farklılığından dolayı oyunu oynatamadığı ile ilgili yazı çıkınca bana afaganlar bastı. İmdattttt!

Şimdi, mağazaya ikinci gidişimde pal 60 lıkları görmüştüm, bu bir. Demek ki wikipedideki bilgi hatalıydı. 60 lık olanlar kendi bölgelerine uygun olan ps2 nin geri dönüşümlü olan oyunlarını çalıştırabiliyorlardı. Oran %80 diye gözüküyor. Allahhhhhh! Tekrar bilgisayar başına geçtik. Beynim ağrımaya başladı. Ufaklık diyorum ya bizden olgun mubarek! Ve dedim ki " Ben bu aleti değiştirmeye götürüyorum!"

ps3, yedi kiloluk bir şey. Az buz değil ve arabayı o mağazaya yakın bir yerde park etmek deveye hendek atlatmaya benziyor. Dolayısıyla sürekli bir karşıdan karşıya geçmeler, ışıklar bilmemneler...Zaten dükkandakiler benden kafayı yiyecek ama burada kim suçlu? Sattığı malı tam tanımayan satış elemenları mı yoksa bizim gibi milyonlarca kafadan çıkan sesle sudan çıkmış balığa dönen müşteri mi? Zaten diyordum ki kendime " Eğer değiştimezlerse de ne yapalım artık ps3 oyunlarından çocuklara uygun olanlarını seçmeye çalışırız. Varsa tabi :(" Ama olay hakikaten amacından saptı ve içim sızlıyor. Bu kadar parayı o zaman resmen kendimiz için harcamış olacağız.

Dükkana geldim. Hemen bana eşlik eden superviser'ı buldum. Adamlar ve oradaki şeker kız Candy, " Yine mi siz?!" halleriyle suratıma bakakaldılar haliyle. Anlattım durumu, dilendim, ne olur diye yalvardım ve ilk darbe, ellerinde 60 lık pal kalmamış, yahu daha dün vardı, delirecem! Millet peynir ekmek misali ps3 alıp götürüyor eve herhalde. Sabah ps2 oyunu almaya Dubai'ye gittiğimi, oyunun region sorunu yüzünden çalışmadığını anlattım. Kızım ağlamaya başladı diye yalan söyledim. Ağlayacak olan benim yahu! İlk önce, kendi kullandıkları makinayı önerdiler, ps2 oyununu oraya koydurdum, oyun çalışınca ay daha da deli oldum. Yani doğru olan hep benim düşüncemdi, salaklık yapmıştım falandı filandı...Onların kullandıkları çizikti ama ve kimbilir bir senedir sürekli dolabın içinde çalışıyor, oan bile talip olacam o derece! Yok, piyasada bir Allah'ın kulu 60 lık pal yok işte!

Veee, tam ne yapacağım diye dövünürken Josh elinde bir 60 lık pal kutusuyla çıkagelmez mi?! Taa arkalarda bir yerlerde kalmış. Ben nasıl ağzım kulaklarıma falan gitti. Makinayı denedik, açtılar, kısaca oyunları denemek için kurdular. Bir de kutunun içinden blue ray dvd ( denemelik ) dvd için uzaktan kumanda, bir yıllık garanti sözleşmesi ve çok daha detaylı kullanım kılavuzu çıktı. Ve bunların hepsi NTSC'ye verdiğim karın ağrısı parayla eşit geldi :))))

Yedi kiloyu uçarak taşıdım arabaya :) Ve dedim kendi kendime büyük bir iş hallettim bugün. Belki de abartısız elde kalan Arap Emirlikleri'ndeki tek 60 lık Pal bana geldi :) Akşam benimki son kez kurulumu haletti, ilk aşamada saatten ötürü sanırım interneti tanımadı, bu sefer ethernet kablosuyla bağladık halloldu, sonra o sorun da kendiliğinden düzeldi.

Hala Home'u görebilmiş değilim. Olsun, internet ortamı da açılacak sanırım. Şimdilik oyunlar, film haberleri falan var. MSN yazışması gibi bir durum da baki. Pal görüntü kalitesi açısından daha keskin sonuç veriyor. Çok daha tatmin edici denilebilir. Bizim tüplü, düz ekran gayet iyi çalışıyor.

ps3'e gelince...Bu region durumları gerçekten de kafaları acayip karıştırıyor orası kesin. Bilinmesi gereken kısa ve özlü bilgiler herkesin kendi bölgesine uygun aleti almasının en akıllıca olacağı. Çünkü ps3 lerde ps3 oyunları bölge farkı tanımasa da ilerde alınacak dvd ler için aynı sorun yaşanabilir. Blue ray için konuşmuyorum, bu makina sonuçta bir dvd player da aynı zamanda. Ama şu vardır, evde dvd playerınız vardır, çocuğunuz ya da eskilerden kalma ps2 oyun koleksiyonunuz falan da yoktur, ps3 bölge uyumlu olmayanı alır yalnızca çıkacak blue ray ler ve oyunlar için kullanırsınız. Sorun yok.

Ps3le beraber gelenler dvd player, internet browser ve MSN özelliği, ilerde home ( second life'ın ps versiyonu ) cd player, blueray, oyun konsolu. Bence hakikaten fiyatına göre çok iyi kalan bir cihaz. Ve yeni oyunlar...İnanılmaz. Şimdiye kadar beni hiçbir oyun çekmemişti taa orta okul zamanından bu yana. Ama bunlar gerçekten de sanat eseri. Bir Assassin Creed, bakmaya doyamıyor insan. O kadarını diyeyim artık. 80'liğin ps2 oyunlarını çalıştırmadığını biliyorum ama wikipedi'den emotion engine yok diye okudum, buradaki gibi yanıltabilir. Henüz buraya gelmediği için bir bilgim yok. İstek var mı? Valla benim için o da yok çünkü gerçekten iki tarafın da mutlu olması bu aletle sağlanmış oldu, daha ne isterim?

Benim adama gelince..." Ben oyun tarzı değilim." demişti değil mi? Şimdi Assassin Creed'in tarihsel bağlantıları hakkında bilgi veriyor. Aşamalarından bahsediyor, buraya gitmiş, şurdan girmiş, buradan çıkmış :) İşte böyle...

2 yorum:

kecilerin cobani dedi ki...

uff bee ne badireler evinkedisiciim. gecmis olsun.
ben ise xbox 360'i bekliyorum. senn gibi yazamam ama belki ilk izlenim ve kafa agrilarimi yazarim ben de..
slm.

evinkedisi dedi ki...

Çoban'ım :))

Ben de dedim ki hayret, bu kadar zamandır bir yorum gelmiyor, demek ki kimsenin bu konuda kafasında bir soru ya da ne bileyim konsola bir ilgi yok :(

Gerçi, bizim nesil için anlaşılır belki, benim diyorum ya Commodore 64'üm vardı, şimdi lap topumla yatmaya gidecem, insanlar durduruyor :P Teknolojiyi seven bir yapı, dolayısıyla hala içimde bir yerler 16 yaşında kalp çarpıntılarıyla dolup taşıyor bu tip yeniliklere :)

Hımm, Xbox 360 ile playstation arasında şu fark var, pl 2 oyunları çocuklara çok hitap ediyor, bir taşla iki kuş yapma heveslisi isen o zaman ps3'ün bitmeden 60 ggbayt'ı tavsiye olunur. Ayrıca, internet ortamı Sony'de biliyorsun bedava ama bildiğim kadarıyla xbox da ödeme yapılıyor. Yanlış biliyor da olabilirim tabi. ps için home geldi geliyor :))) Second life'ın dakkada bir frozen olmayanı ama galiba daha bir ahlaklısı :)))

Neyse, alınca ve oyunları deneyince haberimiz olsun, fikir telakkisinde bulunuruz :PPP Yaşasın!