17 Haziran 2007 Pazar

Yapılacaklar Listesi

Sabahın körü...Şimdi kızımla babasını uğurladım ve yine sevgili bloğumdayım :) Bu resmi bir arkadaşım maille yollamış, çok hoşuma gitti, güzel bir sabah duygusu yaratıyor diye koydum. Aslında, bu suyun akıyor olması lazım. ???? Demek ki bloğa konulunca akan sular duruyor :) Üzerinde yazan isim dışında bir bilgim yok, kim yapmış nasıl etmiş.

Dakika bir, gol bir! Bilgisayarı açtığımda " This program is not responding" yazısı eşliğinde makinanın dün, bütün gece çalıştığını anladım. Sıcak! Offff offff! Demek ki neymiş? Bilgisayar kendini kapatmadan, gereken yerlere basıp basıp bırakmıyormuşuz :( Diz üstüne ilk geçtiğimde ısınmasından çok rahatsız olmuştum, bu sabah şahken şahbaz olmuş :(

Kusum, sabah gelir gelmez gözünün içine bakarak klimasının durumunu sorduk. Dün değil, evvelsi akşam eşim, kullanım kılavuzlarının arasından klimanınkini bulmuş. Bu klima Carrefour'dan alınma ( klasik Arap Emirliği alışkanlığı, Carrefour elektronik aletler açısından en uygun kampanyaları yapan yerdir burada ) bir gezici klima. Aynı bizim tüplü sobalarımıza benziyor ( katalitik ), pencere kenarına konulan bir aparatı ile dışardan havayı alıp dönüştürüyor.

Daha geçen sene aldığımız alet nasıl bu hale geldi sıkıntısı... Filtresinin meğerse her hafta yıkanıp temizlenmesi gerekiyormuş. Halam hep; " Kızım bir şeyi almak değil, bakmak önemlidir." derdi. Kadıncağızın bir fırını vardı kırk yıllık gören; " Aaaa Şayan hanım, yeni mi aldın hayırlı olsun!" diye şaşırırdı. Öyle bir titizlenirdi malına. Bence de...Sonuna kadar katılıyorum. İnsan neye sahipse, gerektiği şekilde bakınca o mal da sanki elinden geldiğinin en iyisini vermeye çalışıyor. Bu, kişinin sahip olduklarıyla kendisi arasında bir enerji trafiği oluşturuyor ve eve gelen her insan o enerjiyi fark ediyor. Orası bakılan, emek verilen, sevilen bir ev mi? Yoksa geçiştirilen, hiç bir şeyin yaşanmadığı, yüzeysel bir mekan mı? Neyse...Konumuza dönelim.

Benimki, dün sabah elinde filtreyle gelince şok oldum. Şimdi sabah sabah yazmak istemiyorum, akla gelecek herşey var ama yıkadığımda bir ton pisliğin akıp gittiğini söyleyebilirim, bir güzel çamaşır suyu le fırçalandı ve yeni gibi bir filtre çıktı o köfekenin altından. Eşim, klimanın her tafarını ıslak bezle güzelce temizlemiş, arkadaki su gideri ile ilgili temizliği ve değişimi yapmış. Denedik...Makina resmen kendine geldi, meğerse motoru yakacakmışız. Ne gereği var?! Daha yepyeni ve çöpe gidecekti. İsrafın dik alası, bir de burada tamir fiyatına yenisi alınıyor ve bence bu büyük bir müsriflik ve dünyayı kirletme anlamında rezalet oluşturuyor. Amerika zihniyeti, " " Eskidiyse at efendim! Sürekli tüket, sürekli tüket!..."

Kısacası, dün sabah filtresi yıkanmış, su gideri onarılmış bizim tekerlekli klima bu sabah geldiğinde Kusum'un yüzü güldürüyordu :) Bizimkini de akabinde...Böylelikle, en önemli ve masraflı kalemlerden birini daha elemiş olduk. :) :) :) ( Bundan öncekiler de sayacın parası, Layla'nın kist korkusu, bulaşık makinasının su akıtması... idi )

Gitmeden önce kafamda düzene konulması gereken oldukça fazla şey var. Bunları bir listeleyeyim, bitirdikçe kırmızıyla belirtirim :)

* 10. evlilik yıldönümü için karar verdiğimiz pastanın yapımı için alışveriş ( Yarın sabah ) Daha önceden yaptığım ve aromasını çok beğendiğim muzlu keki, arasına kremasını ve muzları, üstüne de krem şantiyi ayarlayacağım. Benimki çukulatalı pasta istemedi. Aslında pasta olayına kilo yaptığı için pek sıcak bakmaz, kremasıydı şuydu buydu ama bu özel bir gün, e boru değil ya 10 yıl yahu :)

* Öğretmenlere kurabiye yapıp, paketleyeceği ( dışardan alınacak duygusuz bir çukulataya o kadar para vermek yerine çeyreğini harcayıp, içine sevgi ve emek katıp ufaklığın doğumgününde yaptığım, uzun süre dayanan çok da beğenilen kurabiyeleri yapmaya karar verdim-cümlenin başını hatırlayan var mı? :) ) Dolayısıyla, pasta için alışveriş yaparken kurabiye malzemelerine de bakılması ( Şimdi yazımı bitirip tariflere göre listemi yapayım )

* İngiltere'ye ve Türkiye'ye gidecek kıyafetlerin gözden geçirilmesi, eksikliklerin tamamlanması. Nedir? Ufaklığın büyüme durumları olduğu için geçen iki senedir giydiği ve annemin ördüğü kazakların kolları, boyları küçülmüş olabilir. Dolayısıyla kışlıkların gözden geçirilmesi ( Bugün sabah, hatta bu yazıyı bitirir bitirmez kahvaltıdan sonra, sabah dolduuuuu :) )

* Evi bırakmadan önce detay temizliğin yapılması, yatak altları, duvarlar ve duvar kenarları, hatta eğer göze giren perdeler varsa onların da yıkanması. ( Allah'tan perde olayının %90'ı daha önceden bitmişti ) ( Kızımın odası camların da silinmesi, koca sürgülü pencerenin yerinden çıkartılıp, akrobatik hareketlerle silinmesi ve fıtığın çıkma riskiyle beraber üç kulhuvallahi bir elham yerine takılmasıyla son buldu, duvarlar bilem silindi :) Şu an kollarım bir tuhaf, takma kol gibi. )

* Bilgisayarda sürekli biriken mail trafiğinin gruplanması, fotoğrafların arasında gereksiz olanların elenmesi, kısacası vakit buldukça yaptığım bilgisayarda bahar temizliğinin devamı. ( Zaman oldukça her akşam ) ( Yapılabildiği kadarıyla... hala sürüyor )

* Gitmeden önce yaz tatili için 3 yıldır yazı yazdığım dergiye gereken yazının yazılması, hatta aklımda konu varken ve sıcakken bu işin hemen yapılması. ( Bu sabah belgeseli tekrar not alarak seyredip, yazının iskeletini çıkartmam lazım ) ( Pencereyi takıp çıkaracağım diye yanından bile geçilmedi )

* Kitabımla ilgili gözden geçirilecek detaylar, gidildiğinde nelerle ilgili görüşülecek, hangi konular üzerine konuşulacak? Kitabın kapağı için yaptığım çalışmanın bitirilmesi... Arka sayfada ne olacak düşünülmesi... Yayımcımla yüz yüze görüşme öncesi son mailleşme, telefonların alınıp verilmesi ve aşağı yukarı ne zaman görüşüleceği ile ilgili randevu alınması.

* Aileme giderken ciciannemlere, annemle babama bizim ufaklığın fotolarının çıktısının hazırlanması

* Yukarda toza dumana bulanmış, bebek odası olabilecek potansiyele sahip mekandaki gereksizlerin ayıklanması ve boş odaya taşınarak, o odanın öylesine bir düzenlenmesi. Yıllardır birikmiş kıyafetlerin gözden geçirilmesi. ( Bu belki zamansızlıktan geldiğimiz döneme de kalabilir ama bitirilirse ne iyi olur :) )

* Hediye anlamında listenin yapılıp, çıkıldığında gereksiz gidiş gelişlerden kurtulunması. ( Hatta bu da bu sabah yapılıp hazır tutulmalı, aşağı yukarı belli zaten )

* Eşimin annesiyle babasına alınacak hediyenin seçimi. Bu sene 50. evlilik yıldönümleri, düşünsenize bizim yaşlarımızdan fazla bir evlilik...Büyük bir parti verilecek. Allah'tan giyeceklerimi ayarladım. Ayakkabı? Bilmiyorum... Eskilerden bir şeyler uydururum.

* Ufaklığın yaptığı resimlerin scanner'dan geçirilerek bilgisayar ortamına yüklenmesi. ( Bu çok olmazsa olmazlardan değil ama yapılırsa iyi olacaklardan )

* Laila'nın tüylerinin kesilmesi

* Laila'nın kuru mamasının temini

* Bloğa girilecek tarifler.

Hah! İşte gel de sıkıl bakalım evde! Şimdi, yazıyı bitirir bitirmez işe başlayacağım :)

Dün, Michael Moore'un 9 / 11 'ınını ziledim. İki yıl önce Türkiye'deyken kiraladığımız film başında takılıvermişti. Ağladım, sinirlendim, delirdim, kendi halimize şükretmedim çünkü başka insanların başına gelenleri bizim başımıza gelmediği için müteşşekir olma halini temelde çok bencilce buluyorum. Meltem de yazmış, yaşadığım hayattan, yemek yiyebilmekten, yatağıma gidip rahatça uyuyabilmekten üzüntü duyduğum oluyor. Bu çok sıkıcı bir durum... Aslında, bulunduğun anı ve mekanı yaşamak gerekiyor ama dünyada şu an, başka bir mekanda kim bilir ne acılar, ne korkunçluklar yaşanıyor ve biz bunları doğumda elde ettiğimiz şansımızı kullanarak deneyimlemiyoruz.

Ruanda ile ilgili filmi seyredemedim, Kanlı Elmas'a da dayanabileceğimi sanmıyorum. Gerçeklerin ne olduğunu, bir şey yapamamak yüzünden acı çekmek için izlemeyi reddediyorum. Kendimin olanı geride bırakıp başka olanı kurtarmaya gidemiyorum belki ama bu duyguya öncelik vermiş dünya insanlarına alkış tutuyorum. Düşünce gücü bu kadar değerliyse, bedenlerimizin değil ama ruhlarımızın onlarla olduğunu anlatmak belki cılız kalacak ama öyle.

Gün içerisinde bilgisayara takılıp kalmamak adına kendi kendime yaklaşmama sözü veriyorum. Amin :) ( Arada sırada... Soluklanmak için bakarım :) )

10 yorum:

merakli dedi ki...

Ne çok iş var yapılacak;Allah kolylık versin! Ben en çok Kitabınla ilgili kısmı merak ettim.Ne hakkında, ilk kitabın mı,gibi sorumlarım var!

evinkedisi dedi ki...

Hımmmm! Meraklı blogdaşım, şimdiiiii... Kitapla ilgili ne yazsam? Aslında oradaki ben ile buradaki ben arasında bağlantı olmasın istiyorum. Çünkü oradaki "ben" zaten üç yıldır ortaya yazıyor. O yüzden, burada "Evin Kedisi" olmayı seçtim. Burası gerçek anlamda benim kendi kendime yazdığım, çizdiğim günlüğüm olarak kalmalı diyorum. Ama zaman geçer, devran döner duygularım düşüncelerim değişir. Belli mi olur? Kitabımı altı yıl önce yazmıştım, bu olurluğu kabul edilen üçüncü yayımevi. Diğerlerinden biri dizgiye girme öncesinde bana ok veren editörle bozuştu battı, diğeri benden önce basılacak kitabını bastı, sıra bana geldi dınk! mali sebeplerden gümledi, artık kitap basmıyor, biliyorum. Bu şahıs ise yazı yazdığım yerden tanıdığım ve O'nun kitabına yorum yazdığım için beni tanımak isteyen bir yayımcı. Kitabı bu sefer de " Ya Allah, bismillah!" diye O'na yolladım. İmzaları atana, kitabı üç boyutlu elime alana kadar ööle sakin sefil bekliyorum. Bizim memleketin sağı solu belli olmaz tam basılırken bu sefer de gökten taş yağacağı tutar. Kitap eğlenceli, esprili bir olayı anlatmıyor. Yalnızca paylaşmak ve o sıkıntılı dönemleri geride bırakmaya yardımcı olmak, bir de iç dökmek maksadıyla yazılmışlar toplamı...Bir gideyim bakayım, herşey kesinleşsin. Hakikaten soğukkanlı durmak zorundayım, öğrendim artık :(

Selen dedi ki...

Bugun hic sIkIlmaya vaktin yok anlasilan:)).Bende bugun evdeyim soyle uzatip bacakalarimi Sila dizisinin son bolumunu seyredecegim.
Ingiltere'ye gidecek kiyafetler demissin.Yoksa burayami geliyorsunuz?Profilinizden United Arab Emirates okudum sanirim.NEredesiniz simdi?Turkiye'de nereye gideceksiniz?
Size kolay gelsin bugun yogun bir gun olacak degilmi?
Sevgiyle kalin

merakli dedi ki...

Peki o zaman bende merakımı dizginlerim.Yine de kitabını okumak isterim,haberin olsun!

evinkedisi dedi ki...

İngiltere ve Türkiye...Buraya geleli iki sene oldu, ikinci yılda da aynı şeyler yapılacak. Önce İngiltere'deki anne ve baba, sonra da Türkiye ve benimkiler.

İngiltere'ye burada elimizi bile sürmeyeceğimiz kalın kazaklar ve hırkalar, akşam yatarken pijamalar lazım. Türkiye'de de birbuçuk aylık yazlıklar... Yazdıklarımın bir kısmını hallettim bugün, bir de ufaklığın odasının sürgülü camını çıkarttım sileceğim diye, kesin kas yaptım, takana kadar imanım gevredi.

İşte, Türk milleti, camı temiz olmazsa oturamayan cins. İşin komik tarafı burada evdeki bayanlar lady'dir, iş yapan bir tane bulamazsın ben çiçekli nine şortumla camdan sallanan bir tip olarak kesin komşu lady'lerin tarihine geçtim :) Daha yapacak çok iş var çooook.

Meraklı'cım kitabım bir çıksın haberleşiriz :) İnşallah, ne yapıyoruz? Heyecanlanmıyor ve derin derin soluk alıp veriyoruz. İlgin için teşekkürler :)

Öykü dedi ki...

Off yaaa şöyle ayaklarımı uzatıp okudum ve yorum yazayım sana dedim.
Başıma gelenler...Zaten çok yoğun bir gündü pazartesi günlerinden herkes gibi bende nefret ederim..
eve geldim Bakıcı yemek yapmış Allahtan mutfağa girmedim vaktim var ya işte oturdum karşı komşunun kızı ezgiyle öykü dışarı çıkmak istedi.kızımı giydirdim dışarı çıktılar .kendime buz gibi bir soda aldım yine bilgisayarı aldım ayaklarımı uzattım tam yazacağım telefon çaldı sevgili eşim ekmek varmı diye sordu.neyse oda bitti yine oturdummm..evet dedim işte şimdi okuaybilirim aşağıdan ezgi bağırdı..Ülkü teyzeeee diye..off !!neyse balkona çıktım (bu arada şu teyze olayına hala adapte olamıyorum)Öykü bana küstü defalarca özür diledim ama barışmıyor dedi:))
Aman yarabbim şeklindeydim.balkondan öyküye seslendim şımarıklık yapıyor belli birde beni takmıyor havalarında.aaa bir baktım öbür bloğa doğru gidiyor seslendim seslendim gelmedi ..bu arada bütün mahalle beni dinledi tabii..:((
sinirimi alamadım eşefmanı giydiğim gibi aşağıya indim.tabii benim aşağıya idiğimi farketti uyanık beni kapıda bekliyor.:))
neyse onun yüz ifadesini görünce sinirim geçti koşmaktan yanaklar kızarmış birde:)
bu arad onları barıştırdım.ve yukarı çıktım ..şu anda ayaklarımı uzatmış ve hayalimi gerçekleştiriyorum:))
işte böyle hayatım..yarın bende senin şu muzlu pastadan deneyeceğim.
ne kadar çok yapılacak işin var yaa..valla okurken yoruldum..:))
ben tembellik modundayım yine iş falan istemiyorum.
neyse kocama yemek hazırlayayım gelir şimdi.
öptüm seni.

evinkedisi dedi ki...

Şimdilik yedi yorumumuz rekorlarda, bir yazıyı yedi yorumun üzerine çıkartmak için kaç gün istihareye yatmak gerekiyor acaba? Yorum yapmayı noticed board'a bırakan izleyicilerimiz de var. Melike, Duygu, Selen...Hepsine yorumlarından ötürü teşekkür ediyorum. Şimdilerde bloğa yeni girilen yazılar için yanıp sönen ya da dönen herneyse :) farkındalık yaratıcı bir şeyler arıyorum. Hafta sonu üç yazı girildi ha, ona göre! Ben en iyisi listeyi açılımlı hale getireyim yine ama o zaman da çok dağınık bir görüntü oluşuyor. Ülkü, sana da teşekkürler, geldiniz, gördünüz, bildiniz, yazdınız...Tekrar görüşürüz :)

daimamutfak dedi ki...

Ev kedisi selam..Siteni yeni keşfettim.Gezerken buldum)).Şu kedi varya jedi.Çizim olan.Vallahi bayıldım ona.Yazdıklarını ise ancak şimdi okuyacağım.Ben kediye takılduımda....gözüm başka şey görmedi desem...sevgiler . neriman..

evinkedisi dedi ki...

Merhaba Neriman :) Kedinin çizeri benim ufaklık, renklendiren annesi, ben :) Bizimki bir ara kurşun kalemle çizip bırakıyordu, o döneme denk gelen kendi halinde acayip huzurlu bir kedi olduğu için logomun bu olmasına karar verdim. Teşekkür ediyoruz ana kız iltifatına. Hoşgeldin, umarım yazıları da beğenirsin :)

Adsız dedi ki...

Merhabalar,

Annemle babamın 50. evlilik yıldönümleri için uygun bir hediye ararken sitenizle karşılaştım ve doğrusu sizin ne hediye aldığınızı çok merak ediyorum. Belki bana da fikir vermiş olursunuz. teşekkürler. Didem