1 Haziran 2007 Cuma

Şımarığım şımarık :)


( Yukardaki çalışma iki yıl öncesinin Photoshop örneklerinden biri. Sahil... Suluboya tekniği yaratılmak istenildiği için çizgiler kesin şekilde belli değil. Dediğim gibi renk olsun diye böyle konuyla kel alaka da olsa beğendiğim resimleri sayfalara serpiştireceğim :) 10. ay 2005 )

Bugün sabah saat onları geçiyordu, zorla kalktım. Dün akşam da arkadaştan mail geldi, " Ben galeriyi koydum benim bloğa, şöyle böyle yapman lazım" diye. Daha önce Picassa'dan galeri hazırlamışlığım vardı ama yalnızca arkadaşlarıma ve özellikle de abime diye hesap etmiştim. Dolayısıyla ismim çıkıyor, onu değiştirmeyi öğrendiğimde kurcalaya kurcalaya bu sefer de saat oldu gecenin onikisi. Her gece yat oniki birde, ertesi gün kalk altıda artık bir süre sonra zombileşme emaretleri başlıyor. Dolayısıyla sabah kızımla babası kalkmışlar, kahvaltıyı hazırlamışlar beni bekliyorlardı. Oradan bir yırttık. Diyet yapıyorum diye sıkıcı Cornflakes...Yağı alınmış süt. Iyyyy! Ama karın doysun da şişip patlasın, o bana kilo olarak dönmesin yeter ki.

Alışverişe çıktığımızda saat onbir civarlarıydı. Eve geldiğimize biri biraz geçiyordu. Burada Arap Emirlikleri birbirinden bağımsız. Yani, Dubai'deki yaşam ile Sharjah, Ajman birbirlerinden farklılar. Ajman'ın petrol rezervi yok mesela. Onun yerine daha açık bir yapıya sahip. Sharjah'ın yerel kuralları çok daha katı yansıtılsa bile alıştıkça rahatlık oranı da artıyor. Yalnız rahatlıktan kastım insanları rahatsız edecek bir açık saçıklık olmamalı. Bu, Müslümanlığı baz almış bir ülkenin hayat tarzına ters ve herşeyden önce saygısızlık. Ama Dubai maşallah, Avrupalı'ların kavrayamadığı bu.

Eşim yemek yapmaya karar verdi. Yaşasın! Kocamın yemek yapmasını çok seviyorum. Bence yemek yapmak geçiştirilecek, küçümsenecek bir ritüel olmamalı tabi ki kendimizi yorgun hissettiğimizde basit bir şeyler hazırladığımız oluyor, hiç bir şey keskin kurallarla sınırlı değil hayatımızda ama bu zevk alınan, herkesin bir araya gelip sohbet ettiği bir zaman dilimi. Akşam yemeğimiz Delia Smith'in yaz kreasyonundan çok güzel bir pirinçli tavuk. Ben öğleden sonra dinlenirken, hararetli bir yemek trafiği başladı mutfakta. Sonra da güzel güzel kokular yayılmaya başladı eve. Kızartma ağırlıklı bir yemek olduğu için her yer daha yoğun bir şekilde nasibini alıyor tabi ama mutfakta herşey düzgündü girdiğimde, derken babası yemek ocakta kendi kendine pişerken ( annelerimizin değimiyle tıkırdarken ) kızımı ve köpeği de alıp bahçeye çıktılar.

Allah'ım ben cennette miyim? Ne güzel! Heryer mikroskobik karıncalarla dolu olsa da keyfim acayip yerinde. Bir de kimyasallar da bizi öldürecek bunlar hiççç etkilenme namına bir belirti bile göstermiyorlar. Dışarsının sıcağından klimalı ama aynı zamanda da ılıklığını bir nebze muhafaza eden yerlere taşınıyorlar. Banyo gibi.

Yemek yedik, içtik...ohhhh! Hayatın zevki işte bu! Kızımız Eric Clipton'ın Laylası eşliğinde dans etti. Şimdi herkes kendi işini yapıyor bilgisayarında. Ufaklık çoktan yattı :)

Bugün arabamızla dönerken yine aynı şeyi konuştuk. Kim derdi ki iki yıl içinde Arap Emirlikler'inde bir dört çarpı dörtle alışverişe gideceksin. Türkiye'de elini bile süremeyeceğin şartlara iki sene içinde belki sahip olmak demeyelim ama deneyimleyeceksin. Tuhaf gerçekten, artık dünya sanki bizim evimiz. Farklı yerler görüp yaşadıkça ve bunu tecrübe ettikçe görüyorsun ki istersen dünyanın bir diğer ucunda ol, yaşam aynı. Ve heryerin kendine göre bir sürü avantajı var. Bunlar olmasa zaten düzen değiştirilmez. Değmez.

Evet hakikaten ben de şimdi düşünüyorum, yıllar geçecek de ben kendi alıştığım mekandan ayrılıp başka bir ülkeye gideceğim. O ülkenin yerel hayatı, gelenek ve görenekleri benim düşüncemin çok uzağında kalacak ama ben o insanlarla aynı ülkeyi paylaşırken huzur duymaya ve alışmaya başlayacağım. Ardından o ülkenin bizlere verdiği imkanlardan mutlu olacağım, hem de hayatımda hissetmediğim kadar kendimi güvende ve huzurlu hissedeceğim. Garip, gerçekten de garip...

Şimdi keyifli günümün geri kalan kısmını televizyon seyredip kafamı boşaltarak kapatacağım. Herkese güzel bir hafta sonu diliyorum.

Bu arada unutmadan, fotoğraf albümünü oluşturdum haberiniz olsun. Geçen sene İngiltere...Umarım bir yüz yıl sonra da aynı güzellikler korunuyor olur ama geçmişten getirdiği tüm değerleri nasıl bugüne taşıdıysa öyle kalacak, bundan eminim. Ve keşke kendi ülkem için de aynı düşünceleri söyleyebilir olsaydım, keşke...

Hiç yorum yok: