28 Mayıs 2007 Pazartesi

Günün Özeti (5)


Ufaklık bugün okula gitmedi. Kahvaltı için aşağıya inene kadar ateşi de yoktu. Sabah beşte hafif ateşe karşılık ilacını vermiştim ama bir anda karnı ağrımaya başladı. Apandisitten şüphelendim. Kıvrandırıcı olduğunu düşündüm. Gelip giden tür, spazm yaptığı belliydi. ılık süt yaptım. Bir önceki gün hayatımızda ilk defa bizimkinde tanık olduğumuz pekliği de aklıma getirdim ama...Tuvalete gitmek istemedi. O ağrıya rağmen iyi bir kahvaltı yaptık ve beklemeye başladık.

Saat 10:00 randevu aldım doktorumuzdan hemen bir bulvar ötede özel bir hastane var. Arap Emirlikleri'nin en iyi hastanelerinden biri. Bana bu kadar yakın olması tabi ki büyük bir şans. Geldiğimizden beridir o hastaneye gidiyoruz. Özel sağlık sigortasını kullanmanın ayrıcalığını yaşamak...Ne kadar da önemliymiş.

Hastaneye gittiğimizde ağrı geçmişti. Hemen aldılar klasik ateş ölçümü, tartıya alınması, kilo ve boy...Sonra doktorumuzla görüştük. Ben peklik olayını unutmuştum. Doktorun işinin ehli olması burada kendini gösterdi. Çünkü o çıkış sıklığını ve peklik sıkıntısı yaşayıp yaşamadığını sordu. Evet! Tamam işte! Hemen rontgen istedi. Ardından idrar tahlili.

Tuvaletlere gittik. Benim doğumumdan sonra en dikkat ettiğim şey. Özel hastane tamam anlıyorum, tabi ki standartları yüksek olacak ama tuvaletlerin içinde sıcak ve soğuk su muslukları, plastik torbalar, iki çeşit peçete ve tuvalet kağıdı esprilerine dikkat ettim. Ufaklığa yapış şeklini gösterdim ve çok iyi kontrolle bunu becerdi. Ne kadar hızlı büyüyorlar. Oradan onu temizleyip, ellerimizi dezenfekte edip, labaratuara verdik. Ardından rontgene gittik, hemen akabinde rontgenimizi çektirtip doktora...O aralıkta bayağı bir yarım saat beklemek zorunda kaldık. Sanırım doktor yerinden ayrılıp başka şeylerle ilgilenmek zorunda kaldı ama bekleyen tüm çocuklar gerçekten de çok uslulardı ve en sevdiğim şey kalabalığın olmamasıydı. Ne kadar kalabalık da olsa herkesin oturacağı bir yeri var.

Rontgende peklik sorunu ortaya çıktı. Ateşin virüs kaynaklı olduğunu düşündüğünü söyledi doktor. İdrar tahlili için üç gün içinde bilgi alabileceklerini ekledi. İlk araştırma negatif dedi. Yani idrarda bir şey çıkmamış, iyi haber. Fitil verdi. Hastanenin deposunda yokmuş ama hemen karşı eczaneden temin ettik. Bir de burada dikkat ettiğim en önemli şeylerden biri ilaçların çok uygun fiyatlarda olması. Türkiye'deyken sigortanın mübadil dediği ilaçlar vardır ama yan etkileri her zaman daha şiddetlidir. Bizim ufaklığa hiç iyi gelmezdi o antibiyotikler hep özel doktora gidilir parası verilir ardından bir de ilaçlara para ödemek zorunda kalınırdı. Başa gelen çekilir ama şimdiki hayatıma gerçekten de şükrediyorum. İnsan gibi yaşamak buymuş. Param yok diye doktora gidememek, para vermeden kapatılan eksik hizmetten yararlanmak, acayip yan etkili ilaçlar alma dönemi geride kaldı.

Eve geldiğimizde fitilleri uyguladım. İki tane arka arkaya etkisini gösterene kadar devam etmek suretiyle vermişti ki bir taneyi attığımda ufaklık çok rahatsız oldu, nefret etti fitilden. Kim etmez ki zaten? Sonra tuvalete gitme isteği duyunca ve rahatlayınca anladı ki doğru işi yapmışız. Karın ağrısı da bir daha geri gelmedi :)

Gündüz hastanedeyken babamıza mesaj yollamıştım. Telefon geldi " Ne yaptınız?" diye. 2000 dirhemi eşimin firması halletmek üzere almış. Dün bu konuda anlaşamamıştık bir türlü. Ben firmasının halletmesi gerektiğini, kiracının onlar olduğunu söylüyordum ama bizimki inşallah diye diretiyordu. Aramızda bu tür farklılıklar yaşanıyor zaman zaman. Genelde olaylara pesimist yaklaşma tarzı vardır. Neyse bir kalemi kapatmış olduk. Daha elektrik su idaresinden kimse gelmedi 1000 dirhemi vermek için, verseler de onu villanın sahibi karşılayacak, geçen seferki durum yani. Dolayısıyla o da sorun değil. Ufaklık da halloldu.

Bir tek benim sol bacak problemim, köpeğimizin sağ bacağının altındaki parçanın durumu, ufaklığa ayakkabı alınması gibi kalemler kaldı geri. Yarın eşim bizim yakınımızdaki bir alışveriş merkezine gelecekmiş iş icabı, eğer ufaklığında ateşi normalde seyrediyorsa beraber bakalım dedik ayakkabıya. Okul zamanına kadar kullanabileceği, yazın da eskitebileceği geçici bir lastik ayakkabı...Bakalım bulabilecek miyiz?

Dün akşam Disney kanalından Tarzan'ı seyrettik. Çizgi filmeler artık o kadar aşmış vaziyette ki insan resmen görüntülerin ve müziklerin içinde kaybediyor kendini. Muhteşemdi yine, çocuk için üzücü unsurlar vardı hala. Klasik Disney unusurudur. Ufaklık Bambi'yi seyrettiğinden beridir bizim veya köpeğinin ölüm durumlarıyla ilgili sorular sorar oldu. Birkaç gün...

Günün gerisi koltukta sızmak, yemek yapmak ve yazı yazmakla geçti.

Hiç yorum yok: