1 Aralık 2014 Pazartesi

Yeni Hayattan Notlar

Mayıs 21 ameliyat, geride kalan ay sayısı yedi. Nefes alışverişi harika, görünüm ise bir minik tümsek dışında inanılmaz derecede olumlu. Burun olduğu gibi baştan yaratılmış durumda. Dümdüz bir kere ve dengeli. En son görüşme ile araya üç ay koydu bu durumda iki ay sonra tekrar bir gözükeceğim, umarım o tümsek de en son ve en zor iyileşen ama yokolan kısım olur. 

Diğer update, Eylül ayının başından bu yana geçen ay sayısı üç ve ben kızlarımın okulunda öğretmen yardımcılığı, kısaca TA olarak tanımlanan bir konumda işe başladım bile! (Bu "bile"nin anlamını pek çözemedim aslında, on yıldan sonra bilesi mi kaldı!)

Kendi adıma konuşuyorum, benim için baskı altında olmadan çalışmak için çocuklarımın bu yaşlara gelmesi gerekiyordu, onlarla aynı zamanlarda eve gelmem, işe gitmem, tatilleri paylaşmam lazımdı. Bu iş dışında zaten çalışma olasılığım yoktu ve bu iş de tam cuk oturmuş oldu. 

Küçüğüme gelince, birinciyi zaten çoktan elden çıkarttık da, beş yaş anneye yapışıklığın ciddi derecede kırıldığı bir dönem, aslında İngiliz sisteminde dört demeliyim. Genelde dört yaşın dolması ile foundation 2 ye başlanıyor ve hazırlık sınıfları da iki yıla yayılmış durumda 

Okullar çocukların yaşlarının gereğine göre düzenlenmiş ortamlar, dolayısıyla okul diyince sürekli bir disiplin anlayışı gelmemeli akla. Disiplinsizlik değil ama gönüllülüğe ve iyi örnek davranışa dayanan bir sistem demeli belki. Okulların hepsini bir tutmak da imkansız tabi ki, velinin eğitim durumuna ciddi bağımlı sonuçlar çıkıyor ortaya. 

Büyük kızım bu okula başlayalı dokuz yıl geride bıraktı, ikincisi başladığında sanki hayat geri sarılmış gibi oldu benim için. Ortaokul kısmına başlanıldığında okula gidip sabah beklemeler, çocuğunu elinden tutup kapıya getirmeler, çıkışlarda velilerin bir araya gelip de iki laf etmesi gibi durumlar tarihe karışıyor. Bu anlamda ikinci çocuğumun olması bana iş kapısını aralayan bir faktör oldu. İlginç bir saptama ama öyle, ve belki de akla en son gelecek bir durum.

Hayattaki herşeyde olduğu gibi çalışma hayatının da, evde oturmanın da birbirine göre kar zarar durumları var kuşkusuz. Mesela on yıldan sonra kazanılmaya başlanılan ve eve katkıda bulunan paranın getirdiği özgüven duygusu, işe yaradığını hissetme, eski başarılı öğrencilik yıllarında sınavı geçmenin verdiği kalp çarpıntısı...

Fakat diğer yandan ailenin her bireyi evden gittiğinde eline aldığın çayın kahvenin ve kafanı dinlemenin imkansızlığı. Artık heryerde ailenle çevrilisin, tatiller beraber, evden çıkışlar dönüşler beraber...

Sabahları tek başına bile beşbuçukta kalkışların verdiği zorluk bir kenara artık kendinden de önce gelenleri düşünmen ve hertürlü detayı organize etmenin gerekliliği...Dişini, saçını fırçala, beslenme çantası, yüzme mi var, beden eğitimi mi? İki çocuğun hazırlanması, kendi götüreceklerin, kendi beslenme çantan ve kıyafetlerin...

Alışverişe, kendine, sabahlara, spora ve sosyalleşmeye zaman yok. Zamanı bırak, zaten enerji hak getire! Erkeksi durumlar ortaya çıkıyor, roller gevşiyor, mesela evde otururken sabahların neye ait? Alışveriş, ihtiyaçlar, yemek yapımı, hava güzelse bir yürüyüş, koşu...Yemek yapımı belki en az haftanın üç günü değil mi? İşe başlayınca en büyük dert halini alan aksiyon, garantisi var. Neden? Eve aç kurtlar gibi geliniyor menude ne olabilir? Bende çarçabuk yapılan menemen, makarna çeşitleri, domates ya da tarhana çorbası, evde yemek varsa o ısıtılır tabi hemen ama akşamları yemek memek yapımı en azından benim için sıfır. 

Fakat bunları yazarken bir yandan hayatlar onar yıllık aralarla da eskiyor, her bir yenilenmenin en fazla bu kadar dönemde yaşanması insana kan can veriyor adeta. 

Ancak işin özüne gelmem gerekirse, o kadar uzun zaman olmuş ki kendi harcamalarımı başkasının ihtiyacının önüne koymama düşüncesi, şu anda İngilizce'deki "feast" kelimesinin verdiği duyguyu yaşıyorum. 

Şimdilik bu duyguyu iki sene yaşama taraftarıyım, ardından elimde olan başka bir projeyi değerlendirmeye alabilirim, paramdan vazgeçebilirsem :P Hayata geçtiğinde onu da yazarım, o iş değil eğitim ayağıyla ilgili bir durum, bakalım zaman nelere gebe?

İlk maaşımla eve katkı, birkaç ufak ev ihtiyacı yastık, battaniye zırt mırt.. İkinci maaş, Samsung NX3000 kamera, üçüncü maaş Samsung Note 4 :))) 

Bunları yalnızca sevdiğim için değil de araştırarak yanlış yapmamaya çalışarak aldım. Detayları başka bir yazıya bırakıyorum.  

Bir de bu saatlerde hep acıkmak zorunda mıyım?! :( 

Hiç yorum yok: