31 Ekim 2012 Çarşamba

Cadılar Bayramı 2012

Kanımca kutlanan günün hangi millete ya da dine ait olduğu değil de ufaklıklara verdiği duygu çok önemli. Çocuk dünyasında ağır, çok ciddi, anlayamayacakları kadar soyut duyguların yaratılmasından hoşlanmıyorum. Kısa ve öz eğer zevk alıyorlar ise elimden geldiğince onları o ortama katmaya çalışıyorum.

Benimkilere bu yazdığım duyguları Halloween için  yaşatan Kanada'lı Catherine'dir, sağolsun evini her sene bu rutin kutlamanın cennetine çevirir.

Christmas da aynı şekilde, dışarsı 25 derecede olup denize gidilir kıvamda seyretse bile O'nun evinde sanki kar yağarmış gibi bir havayla kutlanır. 

Dolayısıyla, ilk birkaç yıl burun kıvırdığım bu faaliyet artık Catherine'in ortaya koyduğu çabayla bizimkilerin de olaya katıldığı, her sene bir tema seçildiği duruma dönüştü. Bu defa ilk olarak ufaklık da birkaç eve giderken tirck and treat le katıldı :)

Gelelim 2012'nin Halloween macerasına...

İki numara ilk önce yarasa dedi, genelde Carrefour'lar kostümler getirir, en ucuzundan ama gelenler sayıyorum vampir, cadı, kurt adam için korkunç plastik kapalı maske, yüz boyaları ve belki korsan...Öyle özel bir şey yapılacaksa ya terzi peşinde koşacaksın (ki burada bir lafı bin kere anlattığın erkek terziler vardır genelde, kadınlar çok daha azdır ve işleri başlarından açma durumu olsuğundan fiyatları erkek terzilere göre uçlarda dolaşır) ya da kendin uyduracaksın bir şeyler. Buldukların kolay da olsa aynı üniversitede sınava nasıl son gece çalışırsan bir şekilde bu işde de aynı psikoloji olur ve küçümsersin, heyt be bu ne ki ben bunu yarım saatte çıkarırırm derken bir bakarsın ya aldığın malzeme çalışmıyor, ya yarım saat dediğin bir proje almış başını olmuş üç saat! Konunun başını kaçırdık, yarasa oldu kara kedi (gidildi dil dışarda üçbuçuk dört yaşa hiç çalışılmayan bir renk olan siyah tayt ve sweat shirt bulundu) o sırada arkadaşım özel dikilmiş kızının küçülmüş harika bir kıyafetini getirdi ve son aşama...Prenses olundu. Ve evet, yarasanın, kara kediyle, kara kedinin prensesle yakından uzaktan bir alakası yok :) 

Bir numara kurt adam olacağım dedi. Bu birkaç senedir kurt hastalığımız var iyi hoş da ne giyilecek? Maliyeti en düşük şekilde O'nun için çıkılıp yapılan araştırmalarda kurt tüyüne benzer kolszur bir ceket ayarladım, eski  kısa kollu gömleği ve kotu...Kotunu kestim belli yerlerinden bugün (öyle istenildi, asi duruş:)) Spinneys'den takılan cadı tırnaklarından aldım. İnterneti araştırıp yüzü için nasıl bir boyama yapacağıma baktım. 

Yenilecek birkaç şey için ise; 

A planı: Çukulata pudingli, bisküvili mezarlık pastası :)
B planı: mandalinalara çizilmiş kabak suratları
C Planı: Hayalete dönüştürülmüş çilekler. 

Size tavsiyem hazırlık yapmadan önce mesela yüz boyası mı kullanacaksınız, önceden alıp da çok memnun kaldığınız hangi marka ise onu tekrar bulup evde bulundurmaya çalışın çünkü yenisini aldım dediğiniz bir malzeme sizi son anda ters tarafa yatırabilir. Bizim eski çok memnun kaldıklarımız allahtan bitmemişti çünkü yeni aldıklarımız felaket çıktı. Eskileri kullandık. 

Yine malzeme anlamında bulunduğunuz bölgeden bulduklarınız sizi hayal kırıklığına uğratabileceğinden ya önceden o yapacağınızı deneyin derim veyahut bir B planınız muhakkak olsun.  

Benim hedefler; 


Fikirler: Kathy Smart (Live The Smart Way)

Sonra, komik ama elde kalanlar bunlar oldu :) 

Çileği yapacağım derken;


Bu yukardaki hayalet çıktı. (fotoğrafta da ağzı ördek gagası kıvamında olmuş, şimdi fark ediyorum, ışık oyunudur diyip kendimi avutayım bari :( )


Ne yapılacakmış neye dönmüş şeklinde bir Cadılar Bayramı...İşte böyle iş cidden her an Arap Saçına dönebilecek kıvamda. 

Buralarda genelde toz evde yapılan puding satılmaz, illa ki plastiklerde minik minik alırsın, pasta yapmaya kalksan astarı yüzünden pahalıya gelecek, çık o zaman dışardan en ala pastayı al ye (henüz onu da yapamadık çünkü burada pastacılığın da çok gelişmiş olduğunu düşünmüyorum ya da bizim çevremizde de olmayabilir) Bugün sabah hadi yine deneyeyim dediğim yere gelmiş, pişirilmeden yapılanlardan, tadını o kadar beğenmedim ama beter değildi, bizim pötibör bisküvileri dizdim ve de en üste yine bisküvilerle bunu yaptım, pasta yı böylece elemiş oldum. 

Çileklere gelince hani eritilmiş çukulataya batırılacak olan...Sonuç, tam bir rezalet...Arap Emirlikleri'nde diğer he dedin mi bulunamayanlardan eritilecek kaliteli çukulatadır. Netekim, olan marka değil de kaliteli beyaz çukulata alalım dedik arkadaşla, erittim sonuç felaket! Ona ne çilek girer ne bir şey, hadiiii oldu mu sana bir yığıntı şeklinde çukulata. Arkadaşım da gelmiş kahveye sabah, O'da yaratıcıdır, hadi dedik bunu hayalete çevirelim, tepeleme olsa çok komik bir miktar çıkacak, olsun sana kağıt tabakta hayalet! 

Geriye mandalinalar kaldı değil mi? Alırsın keçeli kalemi çizmeye çalışırsın, yok renk vermiyor, hadi o zaman siyah uçlu uni-ball olur mu? He, evet, koca bir mandalina grubunda bir tanesini çizdim diğerlerinde içi biter gibi oldu ve denediğim herbirinde aynı etkiyi yapınca bıraktım. Mutfak masasının ortasına bir tane mandalinayı koydum kaldı öylecene :)


İşte bir Cadılar Bayramı daha böyle geçti diyebilir miyiz? Aklıma başka bitiriş cümlesi gelmiyor gecenin bu vakti :) 

Hiç yorum yok: