5 Mayıs 2009 Salı

I Ih!

Ben iyi değilim...Sanırım bu süt yapma işi bana yaramadı. Sütü sağdığım için dört beş saat ara koyuyor ve her sağışta iki seferlik süt çıkarıyordum, beden bunu mu kabul etmedi nedir anlayamıyorum.

Cumartesi akşamı Chloe hastalandı, yazmıştım, yarı baygın uyudu evladım, ateş 39 ları geçti ama artık yaş sekiz olduğu için aman havale falan korkusu olmadan ertesi günü ettik. Ne kadar zordur ki evde bir de hasta çocuğun olması ve O'nun sürekli kontrol ve ilgi beklemesi. Bebek istediği kadar uslu olsun, dışardan göze hep uyuyor ondan kolay ne var ki diye gözükse de sürekli bir iş. Ama pek tabi ki bir de bunların üstüne kolikli olsaydı ben ne yapardım orasını hiç bilemiyorum. Korkunç bir kaos yaşanırdı bundan eminim.

Pazar sabahı zar zor Chloe'yi banyo almaya ikna ettim. Daha önceki tecrüblerimden suyun ne sıcak ne de soğuk olmaması gerektiğini biliyordum, vücut ısısına yakın, ılık olmalı. " Midem bulanıyor." dedi banyonun içinde ama bir şey olmadı. Aynı gün bebeğin duyma testi var ve biz zaten yapılması gerekenden bir ay geciktirmişiz, hem kartı bekleyeceğiz hem de gittiğimiz günün kalabalığından gınalar geldiği için sonraya bırakmışız ama bir yandan yarın bir aylık doktor kontrolü var, dosyaya girmesi lazım.

Neyse, banyo yapılıp, perasetamol de alınınca sanki ateşi kontrol altına almışım gibi geldi. Aşağıya yatak yaptım, herkes aynı katta göz önünde olsun diye. Bebeğin altı beslenmesi, bizim kahvaltımız, benim vitamin ve demir ilaçlarım, mutfağın toplanması, Chloe'nin sürekli kontrolü, Zoe'ye bir şey geçmesin diye her harekette gidilip el yıkanması, hadi dokuz beslenmesi derken saat randevuyu gösterdi. Evde araba koltuğunu hazırladım, büyük kızım böyle durumlarda evde kalabiliyor diye O'nun cebini halledip başucuna koydum, saat altıda alınan perasetamol, saat onikide tekrar ve o zamana kadar geleceğimizi söyledim.

Hastanenin kapısında görevliler bekliyor ve eğer bebeğin ya da hastan varsa arabayı senin için kapalı park alanına park ediyorlar. Bu inanılmaz bir lüks tabi ki. Hayatta herşey ama herşey tecrübe meselesi ile oturduğu içindir ki araba koltuğunun bağlanması aşaması beni yine çileden çıkarttı, hadi o bir kenara arkada arabalar hastaneye girmeyi beklerken bu sefer de kilitlenen emniyet kemerinden koltuğu kurtarmak anamı ağlattı. Adamcağızlar ne kadar yardım etmeye çalışsalar da yapılacakları bilmek lazım, bu sefer içinde yatan bebek zarar görecek. Hallettim halletmesine ama dediğim gibi içim çıktı.

Sigortaların hiçbiri nedense bu duyma testini karşılamıyormuş. Bebek 37. haftadan önce doğdu ise bir şekilde verilen bir test, gerçi bizim ilk kız 27 haftalık doğmuştu ki O'na verildi mi hiç hatırlamıyorum. Hatta tam tersi çünkü aynı hastanede kaldığım zaman tanıştığım arkadaşlardan birinin yine ileri derecede prematüre kızının duyma sorunu olduğu konuşma zamanı gelip de çocuk bir türlü konuşmayınca anlaşılmıştı, hiç unutmuyorum.

On dakika falan arabanın emniyet kemeri ile cebelleşip onu hallettikten sonra hastaneye girdik. Bu sefer de kulak burun boğaz bölümüne gidilecek, klasiktir yine yanlış kat verilmiş ve asansörler açılınca haydaaa kapalı otopark!!! Saat onbiri geçiyor ve yine zamanla yarışmak insanı deli ediyor.

Hiç beklemedik gibi bir şey oldu. Hem sabah erken, hem Pazar günü burada hafta başı, hem de sonuçta kulak burun boğaz...Bir makina ile kulağa verilen dalgalardan oluşuyor test, iki dakikada da sonucu veriyor. İkisinden de geçtik :))) Doktor hanımın Zoe'ye dokunmadan ellerini steril etme işlemini de gözden kaçırmadım. Döndük, arabayı beklerken saat onikiyi biraz geçiyordu ki Chloe telefon açtı " Anne galiba benim ateşim yine çok çıktı"

Eve geldim televizyon kapanmış, kızım ateşler içinde yanıyor, kırkı geçmiş vaziyette salonda yaptığım yatakta yarı uyanık, yarı uykulu... hemen yine parasetamol versem de baba gelince hemen onları acile yollamaya karar verdim. Ve beş gibi babasıyla acilden hastaneye girdiler.

Hemen oradaki hemşireler seferber olmuş. Hani bizde vardır ya " Ulan neden geldin, bir de başıma senin işin mi çıktı?!" gibisinden bir öküzlük ve baştan savma durumları...Burada asla ve asla öyle bir davranış tarzıyla karşılaşılmıyor.

Islak havlularla kızımı sarmışlar önce, sonra yüksek ateş için fitil atmışlar, hepsi çok ince ve ilgililermiş Chloe'nin söylediğine göre. Boğazlarında enfeksiyon başlangıcı görünce de antibiyotik vermişler. Eve geldiklerinde en azından gözleri açılmıştı.

Chloe hala okula gitmiyor, belki yarın...Dün hala bir miktar ateşi ve baş ağrısı devam ediyordu ama bugün hepsinden sıyrılmış gibi görünüyor ( Hayır şimdi baktım hala ateş 38.5 da sabit duruyor ). İki çocuk arasında mekik dokumak ise benim zaten bölük pörçük uykulardan darmadağan olmuş savunma mekanizmamı sıfırladı. Pazartesi akşamı tekrar ateşim çıktı, sanırım hernedense hamilelikten öncesinde ağzıma koymadığım ama bu dönemlerde içmeye can attığım buzlu coca cola yüzünden bir öksürük peydah oldu. İnanılmaz bir terleme, ateş ve üstüne alınan parasetamol ile iyice belirgin hale geldi. Mide bulantısı...Ağlama...Eşim bütün geceyi devraldı, beni yatağa yolladı.

Dün itibarıyla kanama durdu fakat hala spazmlar devam...Anlayamadığım, acaba rahmin içinde atılması gereken bir şey mi kaldı? Bu spazmlar benim sistemimi allak bullak ediyor. Dün akşama kadar ciddi derecede enfeksiyon riskinden korkarken bir anda her adet dönemi öncesi allak bullak olan bağırsaklarım geldi aklıma. İlk okulda adet sancılarım ilk başladığı zamanlarda o gelen kramplar yüzünden eve gelirken nasıl ağladığımı ve tuvaletten çıkamadığımı hatırladım. Hah! dedim kendi kendime demek ki bu bağırsak bozukluğu halleri benim bedenimin spazma karşı verdiği bir tepki. Süt de akşamları falan öyle altı saat bedende tutulmayacak anlaşıldı.

Süt üretiminde temizlik şartlarına çok dikkat etmek gerekiyor. İnsan memelerinden bile süt verse aynı durum sözkonusu. Ve hiçbir şey kolay değil. İşin içine girmeden anlaşılmıyor. Bu doluluk hissi, göğüs uçlarındaki sürekli duyarlılık ve batma duygusu, gereğinden fazla terleme, gelen giden spazmlar, her yarım saatte bir tuvalete koşturmak...Bebek için anne sütü bu kadar faydalı olmasa asla katlanılacak dava değiller.

5 yorum:

serpil dedi ki...

Geçmiş olsun. Spazmlar ikinci doğumdan sonra daha uzun sürüyor yanlış hatırlamıyorsam.
Kolaylıklar dilerim,sevgiler.

Berceste dedi ki...

Kucumen gelmis hos gelmis. Fotograflarda pek seker gorunmekte Masallah! Gec kutlayabildim ama mazeretim var :P Bizim kucumen, bel fitigi ameliyati derken ancak ziyaret edebildim buralari...

balanne melike dedi ki...

Çok geçmiş olsun..Valla haline çok üzüldüm.Tam paamuklara yatırılıp dinleneceğin zamanda..Aman ablanız iyi olsunda. sen ozaman dinlenirsin. Bu arada o göğüslerin getginliği birkaç ay daha sürüyor sonra bünye alışıyor o duruma.Çooook kolay gelsin çook.

miso dedi ki...

Canım canım benim,
Hay allah, ne kadar geç gelmişim ben buraya :( Önce gözleriniz aydın, sonra geçmiş olsun.

Herkes bir an önce düzelir inşallah. Bebek de muhteşem görünüyor. Kokusu burnuma geldi inan.

marruu

balanne melike dedi ki...

Pıssttt ne oldu? Ablanız iyileşti mi?