24 Aralık 2008 Çarşamba

Yaşamdan Özetler...

Yarın kızımı da alıp doktor kontrolüne gideceğim. Kardeşini göbeğimin içinde ilk görüşü olacak :)
Ben yemeklerden sonra şişik ve patlamaya hazır hissediyorum kendimi. Mide ekşimesi ise devam ediyor ama kusmaktan iyidir, hala aynı fikirdeyim yani bu konuda. Midem bulanmasın da ne olursa olsun.

Dün, Dubai'de yaşayan N.'ın evine konuk olduk ufaklıkla beraber. Buralarda yaşıma yakın, üstelik hamile ve Türkçe konuşacağım birinin olması gerçekten güzel bir durum. Her ne kadar Kanada'ya gitme kararları gerçekleşecek olsa ve ben yine geriden bakakalacak bir izlenim de yaratsam, olsun! İlaç gibi derler ya tam zamanında gelen bir ilaç O bana burada.

N. bir güzel kısır yapmış, puaça, Türk çayı ve kek eşliğinde lafladık bayağı. O'nun da kızı olacak. İnsanlar nasıl da hamile olunduğunda yapacakları planları, alışverişlerinin rengi... herşeyleri değişiyor. N. kendi kızına aldıklarını çıkarttı baktık, nerede uygun fiyatlı ne var konuştuk, fikir alışverişinde bulunduk.Türkiye'de büyük plazalar dışında görmeye ve içinde bulunmaya alışık olmadığımız yükseklikte binalardan birinde olan evlerinden Garhoud Bridge'i seyrettik. Bu evlerde perde bile kullanmaya gerek yok çünkü herşeye o kadar yüksekten bakılıyor ki kimsenin kimseyi görebilme olasılığı da yok. Saat sabah onda çıktığım evime altıda vardım ki Chloe perişan olmuştu artık yazık.

Kendi araba arkasında yolculuklarımı hatırlıyorum da çocukluğumda...Hep büyüklerin car car konuşup da biz yokmuşuz gibi davrandıkları yerlerde bir süre sonra ne yapacağımızı da bilemeyişimizi...Kısacası, aslında böyle sosyalleşmeler çocuklara göre değil. Onlar okuldayken görüşmek, yetişkinler anlamında daha mantıklı. Ama uzun bir tatil daha ve trafiklerle falan o onbeş dakikalık yollar bir saate yakın uzayabiliyor. Gidilen yerlerde sohbetlemek, biraz dolaşmak etmek derken zaman hop diye geçiveriyor. Okul zamanında o tarifeye yetişmek imkansızlaşıyor bu sefer...Yani, biraz da çok ağırlaşmadan ve hareket yeteneğini kaybetmeden önce araya sıkıştırdıklarımızdan bu görüşme. Olsun, bugün kızımla geçirdim günümü, sabah beraber alıştırmalar yaptık, kitabından bölüm okudu bana, öğleden sonra Father Christmas için kurabiye dekore ettik. Yani, düne göre sakin, evde geçen bir günle olayı dengelemiş olduk.

Evet, bu akşam Christmas Eve!!! Father Christmas gelecek (!) diye stocking ufaklığın oda kapısında bekliyor, bilmem kaçkere kalkıp mutfakta bırakılan kurabiyenin yenip yenmediğini ya da ılık sütün içilip, hediyelerin bırakılıp bırakılmadığını kontrol edeceğini tahmin bile edemiyorum sabaha kadar. En azından uyanıp uyanıp stocking doldu mu diye bakacaktır, eminim. Yarın ise babamız işinden erken çıkıp, alışveriş yaptıktan sonra Christmas gecesi için fırında ördek ve diğer geleneksel yemeklerini yamak için eve gelecek. Sonra, hediyeler açılacak...Kısacası, Christmas kutlanmaya başlandığından beridir gerçekten de yılbaşında yapılan herşeyin yeri ayın 25'inde kapılmış oldu. Yeni yıla hiçbir enerji kalmıyor geriye. Öyle bir 24:00 ü bekleme halleri, o da dayanılırsa...

Bir arkadaşım Katar'dan " Siyah Süt"ü yollamış, okumaya başladım...Çok sevdim ahengini ve anlatış biçimini Elif Şafak'ın. O, beyninin içindeki seslerden, hepsinin kendine ait küçük yaratıklar şeklinde tanımlanmasını da kendime çok yakın buldum. Eski yazdığım yazılardan birinde vardı o dır dır dır eden iç sesleri bende de...Aynen hiç susmaz, susarsa düşünemez olur insan bana göre zaten, imkanı var mı?!

Doğum sonrası depresyonu olayın başka bir boyutu... Adı üzerinde, hem hamilelikte çekilen hormonal değişimler ve kişiden kişiye farklılaşan durumlar, sonra da doğum ve ardından gelebilecek olanlar...Ben ilkinde büyük ihtimalle ölüm kalım savaşı verildiği için anlamadım. Yani hangi duygunun nereye ait olduğunu kavrayamadım. Bu seferki inşallah sağlığıyla gelirse yine hormonal tepişmelerden nasibimi alır mıyım bilmiyorum. Bekleyip göreceğiz bakalım...

Sharjah'da saatliğine gönderilen temizlikçileri araştırdım, koskoca bir sıfır! Senelik kotratlar isteniyor, aman yok ona da tahammül edemem ben. Sabahtan akşama kadar bir insanı, O'nun sorumluluğunu, vicdani ağırlığını da yüklenemem. N'dan " Baba ve Piç"i alacağım okumak için, böylelikle aklıma saplanıp kalan, bu sene taşımayı göze alamadığım kitaplar da elime gelmiş olacak. Bu, iyi bir durum.

Geçen gün TRT 1'deki " Komedi Dükkanı" nda " Cankurtaran " adlı oyunu verdiler ve ben Tolga Çevik'in büyük ihtimalle Sinan Çetin'i taklit eden ve sürekli agresif bir şekilde " Arkadaşımmmm!" diye repliği anlatmaya çalışan yönetmenin tiyatrosunu izledim. İkinci kez ve koltuktan düşme tehlikesi atlatarak üstelik. Uzun zamandır bu kadar gülmediğim için o tiyatro bana ilaç gibi geliyor.

Kanal Türk'de ise verilen tartışma programları...Allah'a bin şükür robot gibi konuşan, bilim insanı kılığındaki, devletçi sünger beyinlileri değil her iki karşıt fikirden ama çok da değerli insanları bir araya getirebilen programlar yapıyorlar. Helal olsun! Burada politik anlamda hangi yakada olduğumu tartışacak ya da deşifre edecek değilim ama en azından sürekli baskılanan, ismi cismi yıllarca saklanan, tabulaştırılan bir sürü konunun bilirkişiler tarafından klasikleşmişlere dan dun diye çarptırması beni çoook mutlu ediyor, o kadarını söyleyebilirim.

İşte, şimdilik böyle... Bakalım yarın bizim iki numara kız ne tür bir hareket sergileyecek? Chloe hayatında ilk defa gördüğü bu durumu nasıl karşılayacak? Doğması için sabırsızlandığı kesin de...

Herkeslere iyi yıllar.

5 yorum:

Adsız dedi ki...

ben 2.ye hamileyken 20. haftaların birinde ilk kıımıda yanımda götürmüştüm 4 boyutlu usg olmadığın kızım hiçbirşey anlayamamıştı. doktora habire çıkar onu sevicem yada anne bebekler karında önce kurt gibi mi oluyolar diye kendi dünyasından bişeyler yansıtıyordu..demem o ki hiç heyecanına değmemişti hastane ziyareti..ama senin kızın büyük ve de 4 boyutluysa usg farklı olur..N ile yaptığınız TÜRKÇE çay saati sefan olsun..sevgiler.

evinkedisi dedi ki...

Yok yok 4 boyutlu ultrason falan değil ama ne kurtu yahu 21 haftanın içinde :)) Belli oluyordu bayağı parmağını falan emerken ama tabi bilmiyorum bizim kız nasıl algılayacak. Valla bir yerde zaten ne yapayım elim mahkum gidiyoruz beraber mantığı da var, tatilde ve benle beraber haliyle. Şu an tekme tekme üstüne yiyorum valla :)

Sağol teşekkürler, valla çok iyi geldi çaya gitmek falan.

Adsız dedi ki...

eeeee ne oldu? nasılmış bebiş? kızının tepkisi ne oldu?

elektra dedi ki...

hiiiii, kızın mı oluyormuş?canıııııım benim güzel günler görsün minik kızın. hastane ,hastalık faslından sonra dostların birikmişlerini okuyorum, en hoş haber burada çıktı karşıma. ne oldu ablamız kardeşini görüp tanıyabildi mi? ne kadar şanslı kızın. biz üç kızkardeşiz, kızkardeşlik duygusu çooooook keyiflidir çoook:)
öperim , sevgiler...

evinkedisi dedi ki...

Ne güzel ya! Valla sizlerden gelen bu olumlu yorumlar bana o kadar enerji veriyor ki! Çok teşekkür ederim. Herşey yolundaymış, bebek 400 gr olmuş, ben fil gibi olmuşum o ayrı mesele :) Evet! Yaşasın kız kardeşler!!!!

Ve tekrar geçmiş olsun Elektra'm. Annenin kalkmış ve herşeyin yoluna girmiş olmasına inan çok sevindim.