7 Ağustos 2008 Perşembe

İyi Yıllar Ter Kokulu :P

Benim kocaya, "benimki", "eşim" falan demekten sıkıldım, bundan sonra O'na verdiğim isim "Reis". Hah, anlaşılsın diye yazıyorum, adamın adını da değiştirip başka bir şey yazmak gelmiyor içimden, şimdi Evin Erkek Kedisi desem uzun kaçacak, belki oğlum olduğu sanılacak ama Reis dersem belli ki koca işte!!! Ailenin reisi değil de Kızılderili Reis'i olarak algılayalım, antipatik kaçmayalım şimdi :)))

Evet, dün Reis'in doğumgünüydü. Akşam Çin Lokantası'na gidilecek ya, gündüz ağır bir şeyler yemeyelim, bütün enerjimizi gideceğimiz yere saklayalım dedik. Ben İngiltere'den bir yemek kitabı almıştım ( hani o ağlamaklı kız çocuğu ifadesiyle, anne ben ve Reis ufaklıkla market dolaşıyoruz, bir yakaladım kitabı aaa! bu benim hep hayal ettiğim bir şeydi, yediklerimizin aşağı yukarı kalorilerini hesaplamak yani, hemen atladım, kitabı göğsüme üniversiteli kız öğrenci kıvamında yaslayıp " Bunu alıyoruz!" dedim Reis'e, bakışmaları yazsam eski Türk filmlerindeki bayıcı sahneleri sollayıp geçebileceğimizi şimdiden belirtirim :))) ) Ama aldık tabi, cadı gelin yine Reis'in paralarını 4.99 poundluk bir kitaba çar çur etti, bak gördün mü şimdi ne olacak bu memleketin hali şeklinde düşünceler geçirilirken kitap görüldü ama görülmezlikten gelindi, alındı, kasada parası ayrı ödendi ki aaaa bak sen, " Bakiiimm ne kitabı almışsın, hımmmm!" larla hiç bakılmadan geçiştirildi. Umurumun köşesi bile değil!! İstedim aldım ohhhhhh, düşmanlar çatlasııııın, yarasıııııınnnn! ( İşte girdiğim ruh hali böylesine isterikleşiyor, içimden geldi yazdım. )
Efendim, konu yine dağıldı, hah işte o kitaptan bir balık çorbası buldum, bir porsiyonu baktım 150 kalorimsi bir şey, hafif. Bir de pasta kısmından bir rulo pasta keşfettim ki, normal şartlar altında bir dilim pasta yenildiğinde bir öğünün atlanması gerektiğini okuduğumdan beridir aram çok naneydi pasta kültürüyle ama bunu deneyeyim dedim.

Geçen hafta yazı yazmak için dört renkten oluşan royal icing de bulmuştum süpermarketten, Türkiye'den hani gümüş rengi eskiden halamın hep pastalarında kullandığı toplardan da almışım...Yaparım bir şeyler dedim ve sabah ruloya dönüştüreceğim keke başladım. Tabi, önce balık çorbasını hallettim, orası ayrı.

Kekin tarifini çok iyi bir sonuç almadığım için burada yazmayacağım. Bir kere bendeki yağlı kağıt müsvettesi keke yapıştı, çıkarana kadar bayağı bir bıçak mıçak kullanmak gerekti. Fırın biraz kek yapma özürlü, nedeni de hafif harlı ve keki aynı anda çepeçevre saran ısı kavramından bir haber üretilmiş olması, ne yapsın? Onu da ekleyelim. Kekin tarifinde kullanılan yumurta akı, iki table spoon portakal suyu ki ben meyve suyu kullandım, biraz şeker ve un!!! Yani, yağdan eser yok. Eh, keki yaptık, hatta rulo haline de getirdim Allah var yukarda da, biraz kayışımsı olmuş :PPP

Herşeyi yapıp ettikten sonra sıra dekorasyonuna geldi. Diğer, eskiden yapılanların hepsi tereyağ canavarı tarifler, artık onlar yok!!! Dolayısıyla eldeki krem şanti kullanıldı ki onun yerine bile başka bir şey demiş, köşe markette bulunacak bir malzeme değil :( Royal icingle şöyle yazdım " Happy Birthday Sweety." Yanına koca harfler " We love you " Balonlar birkaç adet, gümüş toplardan, lunaparktan kaçmış kıvamda desenler...
Dışarıya çıkmadan önce pastayı çıkarttık kızımla, Reis'in gözleri kapalı...Bir tane çekmecenin köşesinde kalmış ( Yaş 46 oldu ya adam görmek istemiyor o iki rakkamı yanyana haliyle ) bir adet lunapark rengi sarı mumu da yaktık. Püfffff!

Bizimki okuyor şimdi; " Heheeee Happy Birthday Swety!!!!" Allah'ım yaaa! Bir "e" yi unutmuşuz yazarken "sweety" tatlım olmuş "swety" terli ya da ter kokulu olarak da çevrilebilir :PPPP Hah! Al işte!!! Bir de bunu herkeslerin önünde yapsam yuh diyecekler yani.

Yaşlarımız gerçekten ilerliyor, fotoğraflardan çok daha anlıyorum bunu. İçimizde bir yerlerde hep o çocuk var ama. Çıkmadan fotoğraf çektirelim dedim ( ben ) Bunu nedense hep ben söylerim :P Çekilenlerin kendi adıma yarısını imha ettim. Daha mı kalınım artık nedir? Suratımdaki ifade gittikçe annemi mi andırmaya başladı ne? Özellikle şıkır şukur giyinmeye kalkıldığında daha bir bariz oluyor teyzem teyzem ifadeler. Ben kotumu isterimmmmm! 10 gün sonra da ben olacağım otuzaltıııı :(

Gittiğimiz lokanta Chloe'nin yaz okulunun olduğu oteldeydi. Ve sıkı durun, bizden başka kimsecikler de yoktu mekanda. Herşey özel, gak diyoruz su, guk diyoruz karpuz... Sharjah'da alkol yasak tabi ama yemek değişik ve güzeldi. Ortam insansızlıktan ötürü müydü bilemiyorum ama biraz fobik geldi bana. Çin lokantasında yerel müzik dinlemeyi isterdik ama otelin ana bölümünden çalınan dınınıınnn! diye sözsüz nameler hakimdi ortalığa. Resepsiyonun olduğu bölümde küçük bir orman yapmışlar, ben evde eskiden baktığım için biliyorum kocaman ağaç olmuş benjaminler, diğer beş altı çeşit ağaç türü, üç çeşit kuş türü ve bir de küçücük yapay bir şelale ve balıklar...Şırıl şırıl akan bir suyun eşliğinde sabah kahvaltısı ya da brunch...Ağaçları da ışıklandırmışlar, çok romantik bir ortamdı kısaca.

Çıktığımızda " Bay Terli :P" ben ve küçük kızımız pek bir mutluyduk...Beş dakikalık bir yolda bulunan bu özel lokantada İngiltere'de bir kişinin ödeyeceği miktarı üç kişi kullanabilmek büyük bir şans. Mesela bu hafta ayın üçünde dişçiye gittiğimde toplam olarak ağzımda yapılan işlemlere üç kerede hemde, alınan 50 YTL!!! Şaşırtıcı değil mi? İnsan gibi yaşayabilmek lüks artık dünyanın bu şartlarında. Evet, sıcak evet, çöl ama kim bakar ki?! Umurumda bile değil!!!

Ha bir de Reis kendine uzun zamandır almadığı ayakkabıları aldı, "Onların fotosunu çektirt, çerçevelettir ve sizinkilere yolla." dedim, bana çok kızdı :PP Ama demesem çatlarım ayol!!!!

Yok, yok...Akşam telefonda son seyredilen filmler, okunan kitaplar, benim Türkiye tatilim, kitabımla ilgili gelişmeler den oluşan bir sohbet yapıldı İngiltereyle. O kadar da kötü değil canım, uzaktayız ya :)

Aile böyle bir şey işte, sinirlenmelere, gerilmelere karşın bir şeyleri uzatmamaya çalışarak devam ettirebilme sanatı...Birbirinin hayatından çekip gidememe, sorumluluklar, alışkanlıklar bütünü...

Bir doğumgünü de böyle bitti sayın okuyucularım... ( Bu ifade Emin Çölaşanvari mi oldu bana mı öyle geldi? ). Şimdi ablamın MSN'E gelmesini bekleyedururken yazdım bunları, fotoğrafları ekleyeyim de tamamına ersin bari :) Kimsenin de geldiği gittiği yok yahu!

6 yorum:

elektra dedi ki...

kedisicim, ne çok yazı birikmiş, anca bitirdim, toptan yazayım dedim:) öncelikle reis bey'in doğumgünü kutlu olsun, yoksa swety mi demeliyidk:PPP çok güldüm. işin garibi pasta resmin de hiçbir terslik bulamamışken, sen yazınca fark ettim:)
arap'lara ilişkin hiçbir önyargım yok, ama seni, gulteinien'i okurken şaşırdığımı da itiraf etmeliyim. diyeceksin ki ' önyargın yok da niye şaşırıyorsun?' valla ben olmadığını sanıyorum önyargımın:) ne kadar hoş görünüyor oralar, oraların insanları ve olanakları siz anlatırken. ilginç...

eşinin ailesine diyecek bir şey bulamıyorum. sadece fatma'nın dedikleri ile anlayabiliyorum. ' onlar da öyle ' demiş ya, dünyadaki şu kadar insana tam da böyle yaklaşmak gerek herhalde, ' onlar da öyle'...

doğumgünün tam ne zaman bilmiyorum , ama şimdiden kutlayayım ben.
öperim...

Açalya dedi ki...

Ben geldiiim!
Esinin dogum gunu kutlu olsun, ama icin rahat olsun yahu, `sweaty` yazmamissin ya sen ona bak, tam terli olurdu o zaman ;)

Ne dogal, ne tatli bir dogumgunu hazirlamissin, yazin da oyle olmus. Sevgiler.

evinkedisi dedi ki...

Elektra'm;

Buraların yeşili falan yok elbet, yapı olarak tutucu ise bugün aldığım biberleri dolma yapımında kullanmayabilir de...Ama ne bileyim yahu, ben artık " En iyi kim?" gibi bir bakış açısından ziyade farklılıkların ayrı lezzetlere dönüştürüldüğü ortamları tercih eder oldum sanırım.

Binbir ırktan, binbir milletin yiyeceklerinden bir demet satabilen yerleri burada keşfettim, ana dilleri İngilizce olmamasına rağmen İngiltere'deki bir kasabadan çok daha büyük İngilizce kitapların satıldığı yerleri burada gördüm, kendi memleketimde elde edemediğim sağlık ve eğitim imkanlarına burada sahip olabildim...Kısacası, ne demişler insanın karnı nerede doyarsa :)

Onun dışında, yıllar boyunca doldurulmuşluğumun farkına da vardım aynı zamanda. Yapılarında olan ve bize ters gelen şeylerin geleneklerinden ve iklimlerinden kaynaklandığının farkına vardım. Kimselere kulaktan doldurulma bilgilerle önyargılı yaklaşılmamalıymış bir de bunu öğrendim. Olanaklar anlamında ise evet, öğretmenlere verdikleri bu. Eğer üniversitede öğretmensen, master şartını yerine getirmişsen, tabi ki her okul böyle mi, hayır ama yalancılık dolancılık, aldatma ile karşılaşmadık okulun politikasında, o çok önemli.

Gulteinien'in keşke bağlantı adresini verseymişsin yahu, dur bakayım O neler yazmış :) Bulmaya çalışayım, senin blogda belki linki vardır, bakarım :)

Benim doğumgünüm de 16 sında, eyvallahhhh!

Açalya'cım yav!

Yok, kazmalık yapmışım ama tabi ki bilinçsiz olduğu için harf atlamak şeklinde olmuş, Allah'tan o senin dediğini kelime hatası olarak eklememişim oraya, o artık kör göze parmak misali olurdu :)

Yorumuna teşekkürler, öptüm.

Adsız dedi ki...

Hepinize mutlu yıllar..by terliye özellikle mutluluklar..Sen demesen ben diyecektim"fotoğraf çektir gönder annesine"diye..:))))

beenmaya dedi ki...

geç oldu biraz ama olsun hem ben yeni geldim tatilden anca gördüm :)) hepinize birden ama en çok reis beye mutlu yıllar :))

mamagonekrazi dedi ki...

Evin kedisi,
Aile tanimina bayildim. cok isabetli cok gercekci bir tanim olmus, tebrikler efem :) Selamlar, alev