2 Kasım 2013 Cumartesi

Kaş Yapayım Derken Göz Mü Çıkıyor Dersin?

Yazıma bugün cep telefonları ile ilgili eşimin bana yolladığı bir video ile başlayacaktım fakat bir anda kendimi olayı daha genel anlamda ifade ederken buldum. Her zamanki gibi tweet atma anlamında becerikli değilim çünkü kanımca hayata bakış açısı bir bütün ve aynı şekilde baktım ki bir cep telefonu olarak konuyu sınırlamak çok zor. 

Artık hayat felsefemi şu şekilde tanımalamak istiyorum; Üzerinde yıllanmış tshirt, evinde tüplü televizyon , çocuğunun elinde eski bir cep...onları alamayacak durumda olduğunu değil, hayatta başka şeylere verdiğin değeri gösterir. 

Eskiden o söylenen "görmemiş" ve "doymamış" zihniyetin karşısında harcamalarını mantığa oturtmuş, belki çok varlıklı  olmasına karşın mütevazi hayatlar yaşayabilene inanılmaz saygı duyuyorum. 

Yazımda yola çıktığım nokta bir cep telefonunun insanın üzerinde yarattığı etki ama tabi ki bununla da kalmıyor ve aynı zihniyetin yarattığı bir canavar var. Baştan ayağa kokan bir düzen, bu düzeni sorgulamadan kendi çarpıklıklarını da katarak çoğalan bir sürü insan...

Bu insanların evlerinde yaşanan, sürekli tekrarlanan artık cahillik mi desem, kendi çıkarlarına uygun çocuk yetiştirmek mi, kendisi göremediği yapamadığı ne varsa çocuğuna verebilme zihniyeti derken zehirlemek mi bilemiyorum. Zaten bir sorunun tek bir cevabı ya da sonuca giden tek bir yol gibi bir bakış açım da yok, hepsinden birazcık vardır muhakkak. 

Gözüme gözüme girenler;

1. Evinde sürekli televizyonu, ışıkları açık olanlar (Bu durum çocuğu sürekli stimüle etmektir, o bebeğe ne zaman akşam, ne zaman sabah anlatamamaktır. Düşünebiliyor musunuz? Sürekli uyarı olan bir ortamda uyuyabilme işkencesi!)

2. Gece yatarken bile yatak odasında gece lambasını açık bırakmak (kendisi korkuyor diye el kadar minik bebeğin de korkacağı yanılsamasında olan insanlar, başka bir işkence, gözünü kapayıp ışıkla uyumaya çalış bakalım kolaysa! Yapılan araştırmalar serotonin denilen  hormonunun karanlıkta uyurken salgılandığını kanıtlamıştır)

3. Küçücük bebeklikten itibaren "Aaaa bak baban/annen seni arıyor diye cep telefonunu çocuğun kulağına dayamak, ses dinlettirmek, cebi oyuncak gibi algılamasını sağlamak, el bombasını ver oynasın!

4. Daha tad alma duygusu gelişirken çukulata, şeker gibi tadlarla tanıştırmak, bunu yapmayana da çocuğuna kötülük edermiş muammelesi yapmak.

5. Kocasından kaçma içgüdüsüyle çocuğunu yanında yatırmaya alıştırmak ama yine yalnız uyuyamıyor bu diye söylenmek.

6. Uyku düzeni diye bir şey bilmemek, saat ve rutin denilen bir şeyin olmaması, sürekli farklı saatlerde ve geç yatırmak (sabah geç kalksın uykusu bozulmasın diye)

7. Sürekli kendi prestijini, mal varlığını, ne kadar önemli(!) bir insan olduğunu kanıtlamak için çocuğuna en son ne teknoloji çıkmışsa almak. Alışverişini hiç bir zaman İHTİYACIYLA SINIRLAMAMAK.

8. Çocuğu dünyanın merkezine yerleştirmek, kocasından göremediği sevgiyi ya da ilgiyi çocuğuna yansıtmak ve hayatı boyunca onu esaret altına almak.

Tüm bu tarz davranış şekillerini, özellikle uyku düzeni açısından olanları resmen çocukları farklı anlamda istismar etmek olarak nitelendiriyorum. Kendi ihtiyaçlarını öne alarak yapılan herşey ebeveynliğin doğasına aykırı fakat ne yazık ki toplumlarda ne bunun eğitimi var ne de çocuk edinildikten sonra geri dönüşü...

Hiç yorum yok: