12 Mayıs 2012 Cumartesi

Kindle Touch

Eğer;

İngilizce çıkan kitapları Amazon gibi dünyanın en büyük kitap sağlayıcısından anında ve yerinizden kıpırdamadan almak istiyorsanız. 

Amacınız yalnızca kitap, dergi, gazete okumak ise,

İncecik ve tek elle rahatlıkla okuyacağınız bir aletin içine 3500 kadar kitabı sığdırabilecekseniz,

Kitap okuma alışkanlığınızı tıpkı gerçek bir sayfa görüntüsünde, dışarda yansıtma olmadan devam ettirme niyetiniz varsa,

Seyahate giderken yanınıza birden fazla kitap almak ama aynı şekilde ağırlığından da şikayet ediyorsanız,
Kindle tam size göre diyebilirim. 

Ekran geçişleri ve albenisi renkler, oyunlar, film veya video izleme anlamında tabletler gibi değil. 

Bu alet yalnızca ve yalnızca kendine ait düzenlediğiniz müziğinizi dinlerken okumanız üzerine tasarlanmış bir araç. 

Geçişlerde anlık bir kararma ve sayfanın gelişi yaşanıyor ama çantanıza koyduğunuz bu hafifcecik gereçle heryerde okumanız çok büyük bir zevk kanımca. 

Yalnız, AMAN DİKKAT! Her zaman olduğu gibi (Ipad'de de bu böyle) BÖLGE sorunları yaşanıyor.  

Yani diyelim ki Kindle'ı aldınız ve Avrupa, Amerika dışında yaşamaya geldiniz. Satın alma işlemlerinizi Kindle'ınızdan sakın yapmayın. Çünkü bir şekilde bölge probleminden ötürü AMERİKA ve AVRUPA ülkelerinden bu ülkelerden ulaşabileceğiniz sayıda kitaba bir şekilde ulaşamıyorsunuz. 

YOLU VAR ŞÖYLE Kİ;

Bu belirtilen ülkelerde hesap numaranız var mesela, o da yetmez alışveriş işlemlerini oraya bağlı şekilde gerçekleştirdiğiniz bir ayarlamanızın olması lazım. Yani attım başka ülkelerden sanki ingiltere'den alışveriş yapıyormuşsunuz gibi...

PEKİ BEN TÜRKİYE'DEYİM NE OLACAK O ZAMAN? 

Evet, belki Amazon'un kitap, dergi, gazete kataloğuna İngilizce bir şekilde ulaşamayacaksınız ama bunun da tek yolu Türkçe şekilde indirilen e kitaplarınızı PDF formatında Kindle'ınıza transfer edebiliyor olmanız. 

Kindle e-ink teknolojisi denilen gerçek sayfayla aynı şekilde etki yaratan bir teknoloji kullanıyor. Ekran siyah ve arka plan kırık beyaz diyeyim. Gözler yorulmuyor, bu okuyucu için çok önemli. Kitap gibi düşünün arkadan aydınlatma olmadığından ancak ışıkla okunabilir. Güneş ışığında veya dışarda da okumak aynı kitabınızda olduğu gibi hiçbir sorun teşgil etmiyor. 

Bir de en hoşuma giden yanı Kindle'ın tam bir doğa dostu mekanizma ile işlemesi. E kitap olayını gerçeklik ortamına indirgeyen bir makina olması bir kenara, paketlemesinde kullanılan geri dönüşümlü kartondan ve minimize edilmişliğinden çok memnun kaldım. Mesela en az yirmi dilde olan kullanım kılavuzu olayı da yok, kutunun içinden çıkan bir ara kablo, bir de dönüşümlü bir kartona yazılmış hangi adrese gidilebileceği, o kadar! 

Ara kablo bilgisayarınızla Kindle'ınız arasındaki transferleri sağlıyor. Kindle'ınızdan silmek istediğiniz kitapları ise Amazon sizin yerinize hala kendi serverında tutuyor. 

Yabancı dili özellikle İngilizcesi olmayanlar için gerekli bir alet mi diye sorulacak olursa henüz beklenmeli derim. Çünkü Türkçe de E kitap olayının oturduğunu düşünmüyorum. Bedava indirilen kitap film vesairenin nereye kadar dayanacağını düşünecek olursak Türkiye'deki internet kitapçılığının daha alacak yolunun çok olduğu kanısındayım. Belki böyle bir tüketici profilinin ihtiyacı bir sürü Türkçe e kitabı vardır da yanında heryere taşımak istiyordur bu alet ona da rahatlıkla yanıt verebilecek düzeyde. 

İngilizcem hiç yok, Avrupa ve Amerika'da banka hesabım da, internet alışverişi o ülkedeymiş gibi yapacak durumum da deniliyorsa alınmasın derim. Boşa giden bir harcama olur.  

11 Mayıs 2012 Cuma

Yanlış Konuları Mı Tartışıyoruz? İmza, Doğal Blogger :P

Epeyce bir süredir Doğal Annelik denilen bir anlayış ile gelen birtakım tartışmalara tanık oldum. Haliyle ben de bir blog yazarı olarak kendime Doğal Blogger (!) ismini koyup, bu konu hakkında görüşlerimi yazmak ve paylaşmak istedim.

Pratik Anne böyle bir yazı yazmış, derken birisi bunu paylaşmış, haliyle yorumlar da beraberinde gelmiş...

Evlilik kurumu ile alt tarafı iki insanın beraber yaşaması bile içinde bir sürü zorluğu barındırır iken sizce bir ülkenin ya da daha ileri gidelim, dünya insanlarının aynı gezegeni paylaşması nasıl bir durumdur? Hele de bu anne ve babalık gibi "En iyisini ben bilirim!!" tarzında insan yetiştirme moduna kayıyorsa ne olur?

İnanın bana birçok ailede kadın ve erkek ilişkisi çocuk bakımı konusunda bebeler dünyaya geldikten sonra daha bir çatırdar. Fakat bu doğal annelik denilen ve anneliğin her daim çocuğuyla bir meme dışarda, aynı yatakta yatmasını gayetten olağan ve annelik için gerekli addeden anlayış cidden beni bozuyor arkadaşlar.

"En İyi Anne Benim!" yarışında bebesi bebelikten çıkmış (ama anası tarafından bir türlü o mertebeye erişememiş ve özellikle de eriştirilmeyen) katı gıdalarla beslenen bir insanın annesi tarafından kadın tanrıça tarzında beslenmesi ve memesini çocuğunun ağzına vermesi belki bizlere bir Mısır Sfenksini falan hatırlatıyor olabilir ama ben almayayım kalsın. O anneye bu ne kadar çekici geliyorsa üzgünüm bana o kadar itici geliyor yani bunun orta noktası yok maalesef ve nasıl dinle bilim ayrı yolun yolcusuysa bu Doğal Annelik denilen ve bana köleliği çağrıştıran çarpık ilişki de birbirlerine bir merhaba diyip yollarına devam etsinler mümkünse.

Doğal annelikte bir annenin ya da babanın çocuğuna göstereceği sevgi tarzının bir formatı var. Birlikte yatmak ve de koca insanı emzirmek. Bunları yapmıyorsan yandın. Ne kadar uzun süre böyle yaşıyorsan sen madalyalık bir anne ya da babasın, bravooo tebrikler...

Fakat zaman zaman insanları bir şekilde kendi yolunuzdan gitmiyor diye karalamak yerine (sigara içip de bebesinin yüzüne üfleyen veya araba koltuğu mu o da ne diyenlerin, çocuğuna tacizde bulunanların, bedensel ve ruhsal şiddet uygulayanların bende acayip karşısındayım benden uzak cehenneme direk onlar) biraz beyin fırtınası yapmanın yararlı olduğuna inanıyorum.

Bazı anne çocuğuna sağlığı veya vücudu imkan vermediği için süt verememiş olabilir ama çocuk yetiştirirken son derece yumuşak, diyaloğa açık ve arkadaş canlısı da olunabilir. Bir diğeri kazık kadar olana dek memesinden besler ama çocuğuyla ruhsal ve beyinsel anlamda aynı paralellikte olmayabilir. Ben bakın işte dört yaşında bebeme (!) süt veriyorum diyerek kasıntı tarzı fotoğraf çektiren bir anne o dominantlığı yaparken hiç süt verememiş bir kadını bu yolla ezdiğinin gayet iyi farkındadır kanımca. Bunun verdiği haz kadınla kadının arasında yaşanacak en acımasız çekişmelerin destekcilerinden gelir.

Pratik Anne bir sürü alternatifler göstermiş, bebeğiyle dilenen anneler var içinde mesela. Tuhafıma giden şu; bir kadını bebeğiyle dileniyor diye "Iyyykkkk bak bebesini kullanıyor alçak!" diyip tiksinmek mi kolaydır yoksa o kadını o hale getiren ülke koşullarına şöyle bir dönüp bakmak mı? Bir ülke ki yarın eline iş ve ekmek alması gereken bugünün bebesi annesiyle sokakta dilenmekte, devlet bunun sosyal anlamda yüzüne bakmamakta, ben o yönetimi eleştiririm. O ülkede sosyal adaletin sıfır olduğunu düşünürüm.

Sevgisiyle, karşısındaki büyüyen insanın bireyselleşmesi hakkını elinden alan anne babayı da aynı şekilde kınarım ben. Sizler herhalde kazık kadar olup da kocasına ya da karısına bir türlü ruhen veya beynen ait olamayan bireylerle tanışmadınız. İlginç...Oysaki Türkiye sınırları içinde çok var onlardan.

Bebeğiyle uyuyan bir kadının illa ki bebeğini bebeğiyle uyumayan bir kadından çok sevdiği safsatasını da kim çıkartmış?! Benim tanıdığım çoğu kadın bunu kocasıyla yatmamak için kullanıyor. Ne tuhaf değil mi? Bu hiç dile getirilmemiş.

Bebek, bebeklikten çocukluğa, oradan da erişkin bir insan olma aşamasına ilk olarak kendi kendine uyuma ritüeli ile geçer. Bir insan yavrusunun bile kendi alanının olması hakkı vardır.

Ben soruyu sizlere ters çevireyim o zaman. Çocuklarınızla beraber yatan anne babalar olarak o çocuğa daha el kadarken sormama, onun alanını, uyuma hakkını elinden aldığınızın, sürekli uyurken bile kendinize bağımlı bireyler yaratarak " Aaaayyy ben olmadan uyuyamazzzz!" diyip gasp ettiğinizin farkında mısınız?

Aynı yatakta yatarak ve kocanızla ya da karınızla zaman zaman yine aynı yatakta girdiğiniz cinsel ilişkide çocuğunuzun sizi bir şekilde gözlemediğini, hissetmediğini nereden biliyorsunuz? Benim çocukluğumda buna şahit olan çooook arkadaşım olmuştu mesela. Bu sapkınlığı da görmezden gelme ve günümüzde çok doğal (!) bulmak biz çocuğumuzu sizlerden daha fazla seviyoruz çığırtkanlığı yapmak da ne demek oluyor?!

Demek bunların hepsi bir şekilde unutulmuş ve bir odada herkesin cinsel ilişkiye girdiği, osurduğu, öksürdüğü, aksırdığı ortamlara geri dönme hevesinin ismi "Çocuğumu en fazla ben seviyorum" a dönüştürülmüş. Yok daha albenili ismi Doğal Annelik...

Katı gıda ile beslenmeye geçen bir çocuk için anne sütü dikkat edelim eğer memeden alınıyorsa artık eniklik duygusunun, anneye aidiyetin, çocuğa olan hükmetme, yaratılan bana bağımlısın duygusunun depreşmesinin ne kadar ötesine geçebilir?

Kimse bana anne memesinin belli bir yaştan sonra cinsellik çağrıştırmadığını da anlatmasın. Bu tip annelerin oğullarını kocaları yerine ikame ettikleri duygusuna da "Aaaa ne ayıpppp!" demesin. Katı gıda ile beslenen bir insanın süte ne kadar ihtiyacı olduğu sorusu bile tartışılıyor. Sizler şimdi bebeğini emzirirken orgazm olan kadınları da hiç duymamışsınızdır, aman o durumu da halı altına süpürelim gitsin.

Bu yazıyı yazınca hemen bana hemen süt veren annelere yapılan haksızlıklar anlatılmaya, anne babasıyla yatan çocukların kendine ne kadar güvenli olduklarını ispatlayan doktorların linkleri verilmeye başlanacaktır eminim.

Yukarda belirttiğim şartlardan ötürü bir bebeğin katı gıdaya geçene kadar sağlıklı annesi tarafından (eğer anne sağlıklı değilse sütünde sağlığına olumsuz etki eden herşey bebeğine geçiyor biliyorsunuz) emzirilmesinin özelliğine, güzelliğine, elden geldiğince bunun yapılmasının sağlanmaya çalışılmasına katılıyorum. Ama bir kadın bunu istemesine rağmen yapamıyor ise yalnızca bunu yapamadı diye suçluluk duygusu hissetmesine, çevresinde sidik yarışı gibi bu tip durumları gözleyen çocuğunu daha az mı seviyor duygusuna kapılmasına sebebiyet veren insanların olmasına çok ciddi bir şekilde karşıyım.

Çocuklar doğduklarında bile beslenme sıklığı açısından anne babanın yanında olsa da kendi yataklarında yatırılması düşüncesindeyim.

Orası O'nun kendi alanıdır. İstediği gibi döner, siz de öyle. O minnacık insanın bile kendi hakları ve hukuku vardır.

Ben bebeği kendisi uykuya giderken bensiz uyuyamaz bu şimdi diyip uykuya geçmek üzere olan çocuğunu sürekli kucağına alarak berbat eden insanlar da tanıdım. "Yahu rahat bırak kadın ya da adam ben uyuyacağım!" diyecek bebe dillense...Ama ne yazık konuşmaya başladığında zaten bağımlı kılındığı için bu denilemiyor bile. Çünkü uykuya gitmek ve her uyandığında (kontrol amaçlı kalkışlar çok yaşanır bu tür çocuklarda bakılır anne ya da baba yanda yatıyor mu?) ebeveyn yanda aranır hale geliyor.

Şimdi bu doğal annelikte bağımlılık değil sevgi oluyor.

Ben de buna sol gösterip sağ vurmak ya da kafa bulandırmak diyorum.

Artık çocuklarını bizler gibi birey olarak yetiştirmeye çalışan anne ve babalar daha mı sevgisisiz yahu deme noktasına getirilecek yakında. Hani demişler bir şeyi kırk kere söylersen olur. Bir konuda şüphe yaratan tekrardır.

Ben iki çocuğumu da başından beridir kendi yataklarında ve hep aynı düzenle yatırdım. Hayatım boyunca gazlı dönemlerdeki rahatlatmaları ve o şekilde yatırmaları saymıyorum aynı rutinde yemek, diş, ayak yıkama ya da banyo, kitap okuma ve iyi geceler deme şeklinde...Her ikisinin de tersi yönde bir talebi olmadı.

Kocam yalnızca çocuklarımın babası, ben onun için doğurgan dişi modeli değilim, kadın kadındır eşine karşı erkekde erkek...Herdaim baba ya da anne olmak imkansız hayatta. Yalnızca bir sıfatımız yok bizim. Çocuklarımız olduktan sonra beş sıfattan bire inmek kimse için imkanlı değildir kanımca.

İnsan, eline güç geçtiği zaman eğer onu dengeli kullanabiliyorsa bir takım doğrulara imza atar. Belki de anne babalık doğanın bireye en cömert ama aynı zamanda dengesiz şekilde sunduğu potansiyel bir gücüdür. O yüzden zaman zaman bir sanat olarak adlandırılmıştır. Herşey için yıllarca eğitim alınırda genelde yaşanan hazzın arkasından bazen de tam tersi durumda bile insanoğlu çoğalıverir.

Bu sürecin sonunda bence ağacın meyvesi ne kadar BİREY olabilmişse o kadar sağlıklıdır herşey.

Kukla değil de birey yetiştirmeye odaklanalım derim.

Sevgiden boğarak, esrar eroin gibi kendimize bağımlı kılarak değil, aşama aşama uçmaya hazırlanmasına yardım ederek. İterek kakarak değil, sevgiyi de dengesiyle vererek...

Şu Doğal Anneler benim bile(!) kendimden şüphelenmeme sebep oldular diyeceğim ama çocuklarımı yemek, uyku, yaşam başarısı, kendine güven konusunda o kadar kendileri ile barışık görüyorum ki bu uygulamayı hayatım boyunca tekrarlasalar bile değiştireceğimi düşünmüyorum.

Hayde Doğal Anneler biz Sevgisiz ve Doğal Olmayan halimizle kaçalım ufak ufak, sizlere kolay gele. Zira bu gidişle tuvalete giderken bile on yaşındaki çocuğunuzun altını temizleme ya da katır kadar olmuş oğlunuzu karısına karşı korumak falan gibi misyonlarınız olacak. E kocayla falan da zaten çoktaaaannnn kapanmış defter e zor bu işler, hayatta başka meşgalede olmayınca hele...

Sevgilerrrr sevgilerrrr :)))