9 Eylül 2012 Pazar

Hayatımın Bilançosu

Bugün benim için başka bir ilk'in daha başlangıcı oldu.

Üç buçuk yıl önce el kadar doğan bebeğim ablasıyla  kendi okulunda ikinci haftasına girerken, abla ilk defa orta okul kısmına başladı.

Üç buçuk yıl olmuş kendi kendime evde yalnız kalmayalı demek...

Kendi adıma yalnız başıma kaldığımda, bir tek kendi ihtiyaçlarımı ve hatta belki kocamın ve çocuklarımın ihtiyacı olsa da zamanı bölünmeden ya da çocuğumu bir kenara attım duygusu yaşamadan ayarladığımda demeliyim belki, son derece verimli olduğumu, yaptığım işten azami zevk aldığımı görüyorum. Benim kitabımda herkes kendi alanında gerek akademik, gerek sosyal zevk alsın, o ortamlar benim onayladığım ortamlar olsun gözüm bir saniye bile arkada kalmıyor, hemen kendime odaklı durumuma dönüyorum.

Bu ülkeye geleli yedi yıl bitiyor bu ayın sonu. Büyük kızım geldiğinde dört buçuk yaşındaydı ve hala şu anda  okuduğu okulun Foundation kısmından başladı. Şimdi aynı yerin ortaokul kısmında. Bu da demek oluyor ki Arap Emirlikleri'ne geldiğimde ikinci çocuğum olana kadar sekiz sene kendi başıma kalabilmişim. Benim evliliğimin onbeş yılı geride kaldı, köpeğimiz 13 senedir bizimle beraber, insan yaşıyla yaşı 91 artık bacaklarını toplamakta zorluk çekiyor, aramıza katıldığında yerinde duramayan altı aylık bir yavruydu...Büyük kızım 11 yaşında, küçük kızım üçbuçuk, ben kırk...

Gelelim bugüne...Sabah yedide büyük kızımı ortaokul kısmına uğurladım, iki numaranın kahvaltısını hazırlayıp O'nu da okula götürdüm, sekiz buçuk gibi fitness center'daydım, saat on'a kadar sürdü işim, eve geldim, pırasa almıştım lazanya yapmak için, baktım dolaba ıspanaklı lazanyalarım var, açtım kendime bir film "Thrive 2011" (Onunla ilgili kesin yazacağım) ve başladım bir yandan pırasaları, diğer yandan başamel sosu pişirmeye, onlar pişedururken baktım saat onikiye geliyor, sularım bitmek üzere su için telefon ettim, "Bugün çok zor." denildi (ve yarına kaldı) ve yerleri bir makinaya vurup girişi yıkadım, yine bir vileda şeklinde ufaklığı almaya gittim. Saat 13:00 civarları, kızlara dünden pişirdiğim ve kurumasından korktuğum tavuğu hallettim yanına da patates püresi ve saat iki buçuk, ufaklık uyumayı reddetti, zaten uyuyacak da zamanı kalmadı, okula...Eve geliş üçbuçuk, tekrar bu sefer bir numaranın doyurulması, beş gibi babamızın gelişi, lazanyanın yapılışı ve bir ton bulaşığın yıkanıp kaldırılması...

Büyük kızım birkaç aydır ergenliğin belirtilerini gösteriyor, bu sene artık o yorgunlukla başa çıkamayan konumundan sıyrılıp gece bizlere eşlik edebilecek kıvama geldi ama yine de okulların başlaması ile her ikisi de normal gündelik hayatlarını daha yoğun yaşıyorlar ve geceleri sekiz buçukta en geç yataklarında olmalılar.

Yaklaşık on aydır hayatımızda ilk defa bir otele üyelik gerçekleştirdik, her gidişimde kendimi çimdikliyesim geliyor. Sanki ruhsal olarak hasarlanan insanların yollanıldığı bir vaha gibi orasının yarattığı durum üzerimizde. Çocukların korkmadan koşup oynayacakları, denize, havuza girecekleri, bizlerin spor yapabileceği, beş dakikada varabileceğimiz tek yer.

Velhasıl, bugün yine sporumu yapıp bir de kimse için korkmadan, çocuklarımda olsa tetikte olma zorunluluğu hissetmeden yüzmenin, ardından kitabımı okumanın hazzını yaşadım dersem yalan söylememiş olurum. Sanırım bu kadar yıldan sonra gelen en büyük bonuslardan birini yaşıyorum. 

Hiç yorum yok: