Bırak insanın başkasını bilmesi, kendisini bile anlayabilmesi, o dipsiz dehlizlerine girmesi, bazı bazı kendine kendinin ne istediğini, ne hissettiğini mertçe dile getirmesi bile bu kadar zorken, evlatlarını başlarından her attıklarında saatlerce ama saatlerce ne yaptıklarını bilmeden, aman bana bir şey demesin de modunda "Hadi git arkadaşına, oynayın!" şeklinde çocuklarını birbirlerine yollaması beni acayip iriti ediyor.
Ben geniş olamadım, olamıyorum ve olamayacağım!
O yüzden böyle karşıma gelip de sürekli relaxxx! diyenlerin de burnuna şöyle okkalı bir yumruk indirmek istiyorum. Sürekli bokuyla kavga edenlerden de kaçınırım ama sakin ve düzenli bir hayat seviyorum. İnsanların kendilerine yapılmasını istemediklerini başkalarına yapmadığı bir dünya görmek istiyorum. Ve evet çok beklerim, bunun da derin bir şekilde farkındayım.
İşte tüm bu sebeplerden dolayı gittikçe daha somurtuk, yüz çizgileri daha belirgin, kimseye sevimli gözükmek için kendinden ödün vermeyen bir insana dönüşüyorum. Yaşlanmak demek daha az sosyalleşme, daha fazla kendi kendine kalma, okuma, yazma, çizme demek oluyor benim için.
Tatile gittim, değil mi? O'nun bunun çocuğunun bana gelmesine ve saatlerce hiç telefon edilmeden, benim telefon numaram aranmadan bende kalmalarına hayretle bakıyorum. Örneğin, benim kızım jimnastik yapmayı seviyor ve bahçede asılıp, ters perende atacağı bir mekanizma var ve gelen de aynı şeyi yapmaya kalktı ve beyin üstü yere çakıldı, soruyorum ben ne yapacağım? Veya kendi aileme yemek yapmayı seviyorum ve bizde yemekler iki öğün genelde. Sabah ve öğleden sonra, bende çocuk kalıp da O'nu da yedirme düşüncesi stres yapıyor, ne yapayım sevmiyorum!
Bir insanın günlük düzeni vardır bana göre ve öğlen yemek saatlerinde veya sabah uyunur neyse kahvaltı yapılır ve çocuklar birbirlerine yollanmaz. Yollanılsa bile yahu çocuğun başka bir evde ne oluyor bilemezsin, aranır, o insana sorulur değil mi? Belki senin çocuğun o evde sıkıntı yaratmakta, belki diğer çocukla kavga ediyorlar...
Herşeyden önce şu bilinmeli, yetişkinlerin birisi çocuğunu yollayıp kafasından atıyor diye, diğeri de kendi çocuğuna arkadaş geldi ve oyalanıyorlar, başına ekşimiyor diye seviniyor. Yani kimsenin kimsenin çocuğuna baktığı falan yok! Yani bunu herkes biliyor ve saçma sapan bir şekilde birbirlerine teslim ediyorlar çocuklarını.
Yahu kimi kime teslim ediyorsun? Ve bu çocuğun başına burada değinmediğim başka kötülükler gelse nereye gidecek, kimden hesap soracaksın????
Çocuklar çocuktur oynayacak, bahçede olmaları en güzeli ama yine de saatler boyu çocuğunu genişlikten patlayacak halde bırakırsan sonrasında da ağlama. Zaten umurumda olan bu tip çocuğunu kime kakalasa kardır diyen sende değil de senin o zavallı, başına herşey gelebilecek olan savunmasız evladında.
Tüm bunların hepsinin özü, insan denilen beyni en fazla gelişmiş olması gereken ama bazen de böyle şark kurnazlıkları ve genişliklerle olmayan hayvanın aslında aynı hayvanlar aleminde olduğu gibi hiçbir kurala tabi olmadığı. Aramızda, kendimiz bile dahil sapıklık potansiyeline sahip bir sürü insan var.
Bu şartlar altında saldım çayıra mevlam kayıra çocuk bakanların (sözüm ona) benim gibilere rahatla biraz şekerim demesi, benim gibilerin onların burnuna kroşe indirmek gibi bir duyguya kapılması her seferinde ayrı dünyaların insanları damgası vuruyor.
Ama ne yazık ki bir tane dünya var ve bu dünyada diyorum ya bu tiplerin her konuda ama her konuda ortalığı sıçıp batırmaları bitmek bilmiyor.
Ben geniş olamadım, olamıyorum ve olamayacağım!
O yüzden böyle karşıma gelip de sürekli relaxxx! diyenlerin de burnuna şöyle okkalı bir yumruk indirmek istiyorum. Sürekli bokuyla kavga edenlerden de kaçınırım ama sakin ve düzenli bir hayat seviyorum. İnsanların kendilerine yapılmasını istemediklerini başkalarına yapmadığı bir dünya görmek istiyorum. Ve evet çok beklerim, bunun da derin bir şekilde farkındayım.
İşte tüm bu sebeplerden dolayı gittikçe daha somurtuk, yüz çizgileri daha belirgin, kimseye sevimli gözükmek için kendinden ödün vermeyen bir insana dönüşüyorum. Yaşlanmak demek daha az sosyalleşme, daha fazla kendi kendine kalma, okuma, yazma, çizme demek oluyor benim için.
Tatile gittim, değil mi? O'nun bunun çocuğunun bana gelmesine ve saatlerce hiç telefon edilmeden, benim telefon numaram aranmadan bende kalmalarına hayretle bakıyorum. Örneğin, benim kızım jimnastik yapmayı seviyor ve bahçede asılıp, ters perende atacağı bir mekanizma var ve gelen de aynı şeyi yapmaya kalktı ve beyin üstü yere çakıldı, soruyorum ben ne yapacağım? Veya kendi aileme yemek yapmayı seviyorum ve bizde yemekler iki öğün genelde. Sabah ve öğleden sonra, bende çocuk kalıp da O'nu da yedirme düşüncesi stres yapıyor, ne yapayım sevmiyorum!
Bir insanın günlük düzeni vardır bana göre ve öğlen yemek saatlerinde veya sabah uyunur neyse kahvaltı yapılır ve çocuklar birbirlerine yollanmaz. Yollanılsa bile yahu çocuğun başka bir evde ne oluyor bilemezsin, aranır, o insana sorulur değil mi? Belki senin çocuğun o evde sıkıntı yaratmakta, belki diğer çocukla kavga ediyorlar...
Herşeyden önce şu bilinmeli, yetişkinlerin birisi çocuğunu yollayıp kafasından atıyor diye, diğeri de kendi çocuğuna arkadaş geldi ve oyalanıyorlar, başına ekşimiyor diye seviniyor. Yani kimsenin kimsenin çocuğuna baktığı falan yok! Yani bunu herkes biliyor ve saçma sapan bir şekilde birbirlerine teslim ediyorlar çocuklarını.
Yahu kimi kime teslim ediyorsun? Ve bu çocuğun başına burada değinmediğim başka kötülükler gelse nereye gidecek, kimden hesap soracaksın????
Çocuklar çocuktur oynayacak, bahçede olmaları en güzeli ama yine de saatler boyu çocuğunu genişlikten patlayacak halde bırakırsan sonrasında da ağlama. Zaten umurumda olan bu tip çocuğunu kime kakalasa kardır diyen sende değil de senin o zavallı, başına herşey gelebilecek olan savunmasız evladında.
Tüm bunların hepsinin özü, insan denilen beyni en fazla gelişmiş olması gereken ama bazen de böyle şark kurnazlıkları ve genişliklerle olmayan hayvanın aslında aynı hayvanlar aleminde olduğu gibi hiçbir kurala tabi olmadığı. Aramızda, kendimiz bile dahil sapıklık potansiyeline sahip bir sürü insan var.
Bu şartlar altında saldım çayıra mevlam kayıra çocuk bakanların (sözüm ona) benim gibilere rahatla biraz şekerim demesi, benim gibilerin onların burnuna kroşe indirmek gibi bir duyguya kapılması her seferinde ayrı dünyaların insanları damgası vuruyor.
Ama ne yazık ki bir tane dünya var ve bu dünyada diyorum ya bu tiplerin her konuda ama her konuda ortalığı sıçıp batırmaları bitmek bilmiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder