6 Aralık 2009 Pazar

Kurban Bayramı!

Magissa'yı okudum da şimdi (blog herkese açık değil link vermiyorum o yüzden), yine aklıma O'nun yazdıklarıyla paralel bir sürü dangalaklık geldi.

Özellikle her sene nefret edip tiksinme noktasına geldiğim kurban bayramı...Sözde dini duyguları incinecek dangalakların senelerce hayvancağızları keseceğim diye el kol kesmeleri, yaşadıkları her alanda aynı ilkelliği sergilemeleri, şehir hayatı nedir, toplu yaşam şartları falan filan düşünmeden anlamadan kesip, biçip, kovalayıp çocuklarının alınlarına kan sürmeleri...

Kutlamıyorum, kutlamayacağım! Benim ve çocuğumun önünde kanırta kanırta katliam yapan yaratıkların duygularının incinmesiymiş, kıçımın kenarı diyorum ve diyeceğim!!!! Örnek mi? Hemen! Evlenmeden önce benimki Bakırköy'de yaşıyor arkadaşlarıyla, anlaşılmadıysa yeniden yazayım BA KIR KÖY! İstanbul'un en merkezi yerlerinden hani, bir bayram oldu, yemin ediyorum sokakların giderlerinden kan aktı, heryer günlerce kan ve iç organ koktu, birinci elden gördüm yaşadım ve ilerde kocam olacak adamdan utandım, Bursa'da yaşıyoruz sonra, yıllardan 99, yine bayram(!) her bir apartmanın altında kesim yapılıyor, kocalar enişteler bilmemne, karılar da ellerinde keser bıçaklar üst kattan alt kata kafalar uzamış " Ayyy şekerim sen etin hangi bölümünü kullanacaksın bu gece?" " İşte şurasını, harika oluyor kavurması tavsiye ederim!" şeklinde...Köpek dolaştırıyorum, hayvancağız bile hiç unutmam şaşkınlaşmıştı o ilkel kokulardan, durup havayı koklamıştı kaç kere, ne oldu acaba taşdevrine falan mı döndük şeklinde.

Bir de bu tipler bana " Kızım ne işin var senin o Arap ellerde, yaaa insanın istemediği ot dibinde bitermiş!" demeleri yok muuuu?! Al kafalarına at bir şey!

Birçok insanı tatmin etmeyecek, hatta haklarında kötü yazmadığım için rahatsızlık duyacaklar belki ama Türkiye'den çok daha dindar gösterilen bu ülkede ben kurban bayramında ortalığı kana bulayan, elini kolunu kesen, yollarda davar kovalayan bir pisliğe rastlamadım. Türk televizyonlarından her sene yayınlanan görüntülerden gınalar geldi artık, bu konuya el atılmamasından, her sene " İnsanlık dışı uygulamalarla hayvan kesen vatandaşa şu kadar ceza!" denilip bilerek, istenerek uygulama yapılmamasından da!

Hemen tekrar yazayım o gerzeklerin dediği gibi Araplar "Iyyy çok iğrenç insanlar! Bizim tanıdığın evini tutmuşlar da, içine sıçıp üzerine oturmuşlar!" diye bir şey yok, İstanbul'da otobüste minibüste osuran, özel arabasında burnunu karıştırıp, koltuk altından ortalığa korkunç kokular yayan, " Oruç tutuyoruz Allah kabul etsin abi!" derken ağzı lağım gibi kokan bir Arab'a rastlamadım. Hepsi son derece temiz, İngilizce'yi Türkler'den beş bin kat güzel konuşan, kibar ve kendi halinde insanlar. Kapalılıkları tamamıyla kendi kültürlerinden ve İslamiyet'in de bu kültürden çıkmasından öte bir şey değil. Öyle sen o bu şu neden açık diye laf atan, karı kıza bakan, bıyık buran Arap erkeği de görmedim hiç.

Ha, kendine göre farklı sorunları olan bir ülke ama bu problemlerden hiçbiri Türkiye'de kendi kasabasından başka yer görmeyip " Zaten beş yıl sonra petrolleri bitiyooo abii!" diyen kültürsüz dangalakların aktardığı ile alakalı değil.

Kısa ve öz, hiçbirşey Türkiye'de bizlere empoze edildiği gibi değil arkadaşlar ve dışardan bakıldığında çok eksiler var çoook! Böyle bok at izi kalsın hallerinden gına geçirdiğim ve kurban bayramı da buna vesile olduğundan yoksa başka bir şeyden değil. Bir de her yıl aynı görüntüler yahu! Seneler geçsin bir arpa boyu yol katedilsin be kardeşim! İstanbul boğazı kan gölüne dönmüş al onu haber yap, o haberi seyrederken de küs akrabanla barış, el öp, şeker kemir. Iyyy ıy hayret bir şey!