Bakıyorum da biz ne güzel bir çocukluk yaşamışız, benim kendi kızım yaşında olduğum zamanlar (12) İstanbul Caddebostan'da yaşıyordum ve bu sene bile (41) kendi eski mahalleme dönüp, çocukluğumu yine kendi yaşımla yaşıt bir arkadaşımla yad etmek en büyük zevklerden biriydi. Okula yürüyerek gidip gelirdik, tam bir grup şeklinde...
Kendi çocuğumla sürekli kendimi karşılaştırıyorum, elimde değil. Mesela, ben o yaşta ciddi, ciddi aşıktım, öyle böyle değil! O'nunla karşılaşmak için elimden ne gelirse yapardım, aynı mahalle çocuklarıydık, beraber büyüdük, ergenliğe girdik hala hayatımın en güzel günlerindenmiş diyorum. Şimdi bakıyorum hoşlanma var ama herşey olması gerektiği gibi, tutku yok içinde, o insandan yaş gereği tipini beğenerek yaklaşırsın şimdikiler espri yeteneği, centilmenlik, derslerinde başarı gibi kriterler sayıyorlar, fiziksel hiçbir şeye değer vermeden ve hiç göremiyorum kendini kaybetmek, kalp çarpıntısı, iştahsızlık çekmek...
Benim gibi biriktirebildiği, koskoca bir kadın olduğunda bile suratına kocaman bir gülümseme yerleştirecek ne yaşıyor hayatında çok düşünüyorum. Hiçbir şey!!!!!
İngiltere'ye gidiyoruz babaannenin yaşadığı yerde bir çocuk yok! Türkiye'ye gidiyoruz var ama yok! Arada sırada nadir çıkan çocuklar da gelip gidiveriyorlar herkesin herşey kursağında kalıyor, çocuklar oynarken bağıranlar, çıkıp azarlayanlar hiç eksik olmuyor.
İnsanlar eskisi gibi değil, biz sabah çıkardık dışarı öğlen sürükleyerek içeri yemeğe sokarlardı, bazen onu da başaramazlardı. Ailelerimizin durumu iyiydi, yaşadığımız yerler kalbur üstüydü ama kimse kötü bir yola sapmadı, serseri olmadı, içkiye sigaraya yaşından önce başlamaya, birbirini ayartmaya çalışmadı. Kızlı erkekli mahallede merdiven ve duvar üzerine oturup sohbet etmek, arada sırada erkek arkadaşlarımızın oynadığı futbolu seyretmek, hepberaber basketbol oynamaktı hayat. Akşamları çıkardık zaman zaman, yaz aylarında 8.5 Açıkhava sineması'nda açılan diskoya gidişimiz ve o heyecan...
Annelerimiz de babalarımız da hem belki çok kişi olduğumuz için hem de çocuklarını tanıdıkları için herbirimizi diğerimize emanet ederdi ve saatlerce başka bir mahallede oturmamıza ses çıkartılmazdı, cep telefonu yoktu bizlerdeki gibi korku dolu, korku filmlerinden fırlamış senaryoların akılda yaratıldığı ebeveynlerde...
Çocukların yaşıtları olan çocuklarla sağlıklı bir şekilde büyüyeceğine inanıyorum ama gel gör bunu hiçbir şekilde uygulayamıyorum. Bundan dolayı son derece vicdan azabı çekiyorum hiç mutlu değilim, anne olarak çocuğum mutluysa ve bulunduğu ortam da bana güven veriyorsa hiçbir yapışıklığım yok. Hatta hayatım boyunca annesinin paçasından ayrılmayana da ayırmayana da tahammül edemedim ama bakıyorum bizim çocuklar "Kızım al bisikletini çık!" dediğimde bile tepki gösteriyor. Sosyalleşmenin yaşandığı alan online oynanan oyunlar ama vücut hımbıl hımbıl bir bir sandalye üzerinde. Bir saati aştıkça kızaran gözler, gittikçe agresifleşen bir yüz, gerçek hayattan kopuş, ödevleri, evde fiziksel yapılması gerekenleri yapmama...
Nedir bunun çözümü arkadaş gruplarından mahalle arkadaşlığından başka? Yapay yaratılmış alanlar, kurslar. Nereye kadar? Bir kurs aldın diyelim hadi attım on ders resim, e tamam hayatın boyunca mı devam ettireceksin? Üstelik bir dolu para, kapalı bir mekan. Yüzmeye yolladın tam bir kimyasal çorba, en zehirli maddelerden biri klor, neymiş çocuğum yüzüyormuş, kasları gelişiyormuş, e nerede gözler ya da en büyük organ deri?
Bazı anne babalar var bir de ellerinde su tabancaları çocuklarıyla şen şakrak oyunlar oynarken canı gönülden bundan zevk alıyorlar. Oyun oynamayı seven yetişkinler baki. Peki bu herkese uygun mu? Oysaki bakıyoruz neredeyse hepimizin çocukları var.
Alternatif parasız olsun yalnız, ya yemiyor değil mi? Bütün alternatifler artık bir allahın kazığı fanusun içinde. Herkes yolunu bulmuş, yapmışlar magamall ların içinde bir dandik oyun 2 lira o da en az miktar bu, iki çocuğuyla çıkan bir insanın elinden her gün bir on lira çıkacak hale getirilmiş bir sistem.
Nasıl olacak bu iş ben bilemiyorum. Tatillerimde çocuklarımı eğlendirmek istemiyorum o zaman ben eğlenmiyorum ne yapalım ayıplansa da benim gibi insanlar da var bu dünyada. Pek teşvik görmüyorlar hani bebeği çocuğu olup sürekli bebek çocuk demeyince de pek bir pış pış edilmezsin ama...
Eski mahalleleri geri istiyorummmmmm!
Kendi çocuğumla sürekli kendimi karşılaştırıyorum, elimde değil. Mesela, ben o yaşta ciddi, ciddi aşıktım, öyle böyle değil! O'nunla karşılaşmak için elimden ne gelirse yapardım, aynı mahalle çocuklarıydık, beraber büyüdük, ergenliğe girdik hala hayatımın en güzel günlerindenmiş diyorum. Şimdi bakıyorum hoşlanma var ama herşey olması gerektiği gibi, tutku yok içinde, o insandan yaş gereği tipini beğenerek yaklaşırsın şimdikiler espri yeteneği, centilmenlik, derslerinde başarı gibi kriterler sayıyorlar, fiziksel hiçbir şeye değer vermeden ve hiç göremiyorum kendini kaybetmek, kalp çarpıntısı, iştahsızlık çekmek...
Benim gibi biriktirebildiği, koskoca bir kadın olduğunda bile suratına kocaman bir gülümseme yerleştirecek ne yaşıyor hayatında çok düşünüyorum. Hiçbir şey!!!!!
İngiltere'ye gidiyoruz babaannenin yaşadığı yerde bir çocuk yok! Türkiye'ye gidiyoruz var ama yok! Arada sırada nadir çıkan çocuklar da gelip gidiveriyorlar herkesin herşey kursağında kalıyor, çocuklar oynarken bağıranlar, çıkıp azarlayanlar hiç eksik olmuyor.
İnsanlar eskisi gibi değil, biz sabah çıkardık dışarı öğlen sürükleyerek içeri yemeğe sokarlardı, bazen onu da başaramazlardı. Ailelerimizin durumu iyiydi, yaşadığımız yerler kalbur üstüydü ama kimse kötü bir yola sapmadı, serseri olmadı, içkiye sigaraya yaşından önce başlamaya, birbirini ayartmaya çalışmadı. Kızlı erkekli mahallede merdiven ve duvar üzerine oturup sohbet etmek, arada sırada erkek arkadaşlarımızın oynadığı futbolu seyretmek, hepberaber basketbol oynamaktı hayat. Akşamları çıkardık zaman zaman, yaz aylarında 8.5 Açıkhava sineması'nda açılan diskoya gidişimiz ve o heyecan...
Annelerimiz de babalarımız da hem belki çok kişi olduğumuz için hem de çocuklarını tanıdıkları için herbirimizi diğerimize emanet ederdi ve saatlerce başka bir mahallede oturmamıza ses çıkartılmazdı, cep telefonu yoktu bizlerdeki gibi korku dolu, korku filmlerinden fırlamış senaryoların akılda yaratıldığı ebeveynlerde...
Çocukların yaşıtları olan çocuklarla sağlıklı bir şekilde büyüyeceğine inanıyorum ama gel gör bunu hiçbir şekilde uygulayamıyorum. Bundan dolayı son derece vicdan azabı çekiyorum hiç mutlu değilim, anne olarak çocuğum mutluysa ve bulunduğu ortam da bana güven veriyorsa hiçbir yapışıklığım yok. Hatta hayatım boyunca annesinin paçasından ayrılmayana da ayırmayana da tahammül edemedim ama bakıyorum bizim çocuklar "Kızım al bisikletini çık!" dediğimde bile tepki gösteriyor. Sosyalleşmenin yaşandığı alan online oynanan oyunlar ama vücut hımbıl hımbıl bir bir sandalye üzerinde. Bir saati aştıkça kızaran gözler, gittikçe agresifleşen bir yüz, gerçek hayattan kopuş, ödevleri, evde fiziksel yapılması gerekenleri yapmama...
Nedir bunun çözümü arkadaş gruplarından mahalle arkadaşlığından başka? Yapay yaratılmış alanlar, kurslar. Nereye kadar? Bir kurs aldın diyelim hadi attım on ders resim, e tamam hayatın boyunca mı devam ettireceksin? Üstelik bir dolu para, kapalı bir mekan. Yüzmeye yolladın tam bir kimyasal çorba, en zehirli maddelerden biri klor, neymiş çocuğum yüzüyormuş, kasları gelişiyormuş, e nerede gözler ya da en büyük organ deri?
Bazı anne babalar var bir de ellerinde su tabancaları çocuklarıyla şen şakrak oyunlar oynarken canı gönülden bundan zevk alıyorlar. Oyun oynamayı seven yetişkinler baki. Peki bu herkese uygun mu? Oysaki bakıyoruz neredeyse hepimizin çocukları var.
Alternatif parasız olsun yalnız, ya yemiyor değil mi? Bütün alternatifler artık bir allahın kazığı fanusun içinde. Herkes yolunu bulmuş, yapmışlar magamall ların içinde bir dandik oyun 2 lira o da en az miktar bu, iki çocuğuyla çıkan bir insanın elinden her gün bir on lira çıkacak hale getirilmiş bir sistem.
Nasıl olacak bu iş ben bilemiyorum. Tatillerimde çocuklarımı eğlendirmek istemiyorum o zaman ben eğlenmiyorum ne yapalım ayıplansa da benim gibi insanlar da var bu dünyada. Pek teşvik görmüyorlar hani bebeği çocuğu olup sürekli bebek çocuk demeyince de pek bir pış pış edilmezsin ama...
Eski mahalleleri geri istiyorummmmmm!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder