“Ayın 21’i Çarşamba günü sabah sekizde hastanede olun.”
dediler.
Ondan önceki hafta doktorumu ve ekibini son kez görmeye
gittim, tekrar bakıldı, en son bilgi alışverişi yapıldı, onun öncesinde
sigortama yazı yazıldı, onay alındı, kan tahlilleri yapıldı ve anestezi uzmanı
ile bir görüşme planlandı.
Anestezi uzmanının (yorgun görünüşlü, hayattan bezmiş bir
adam) soruları ailenin medikal geçmişine dayanıyor, herhangi bir alerji var mı?
Kan sayımının sonucu nedir, anlatılıyor, sigara içiyor musun?
Salı akşamı 24:00’e kadar yiyip içme var, sonrasında oruç
başlıyor. "Fasting" diyorlar zaten, ne bir şey yiyeceksin ne de içeceksin.
Akşamdan doğumumda da hastaneye götürdüğüm, kendime özel
olarak aldığım kırmızı bavulumu hazırladım. Yedek iç çamaşırlarım, saç tarağım,
çoraplarım, şalım, makyaj pek tabi ki yok, zaten ağzımı burnumu dağıtacaklar,
ipad’im, cebim, şarj aletlerim, kindle’ım, ipod’um, klasik defterim ve
kalemim...
Yeni binadaymış, sabah benimkini işe, çocukları okullarına
yolladıktan sonra atladım taksiye hastaneye gittim. Hemen aşağıdaki
resepsiyondan girişim yapıldı, yardımcı bir kişi yanımda beni odama çıkarttı.
13. Kat, şehri değişik açıdan gören bir oda. Beş yıldızlı otel odası kıvamında
bir yer.
Banyom, tuvaletim, tertemiz havlularım, eşyalarımı koyacağım
dolabım, tertemiz en son teknoloji yatağım, televizyonum (kanallar ve
programlar beş para etmez ama olsun)
Üzerime ameliyat için giymem gereken kıyafet verildi.
Arkadan bağlanması durumu biraz sıkıntı yarattı
Bütün metaller çıkarttırıldı, saça bone takılacak.
Bütün sorumluluk bana aittir kağıdı imzalattırıldı.
Tansiyonuma bakıldı, okumam
için dergi getirildi. Ayaklarımdaki ojeyi silmem için hemşire aseton getirdi
çünkü oksijen alımına ayak tırnaklarından bakıyorlarmış. Ameliyattan önce
sakinleştirici bir hap verileceği söylenildi (zaten onu biliyor dört gözle de
bekliyordum)
Odamdaki klimayı kıstım, o şekilde gelen keskin soğuktan nefret
ediyorum. Zaten bekledikçe kanım çekilmeye, stresten ya da soğuktan mı artık
bilemiyorum yine titremeye başladım.
Bu bende travmaya bağlı ilk doğumdan sonra ortaya çıkan bir
durum. Vücut elde olmadan küçük sarsılmalar yaşıyor. Hapımı yuttuktan sonra
yatağımla kendi odamdan ameliyat odasına doğru yola çıktım ve bir bekleme
bölümüne alındım. Yanımda ameliyata mı girecek ya da çıkmış olan bir çocuğun
ağlamalarını duydukça daha strese giriyordum ki, doktorumun ekibinden bir iki
insanlar görmeye başladım.
Benim salaklığımla, uyarmak o an aklıma gelmediğinden, sağ
elime damar yolu açıldı (kullandığınız eliniz değil diğer ele açılması daha iyi
olur) Başıma beni sevip okşayan, sonradan anestezi uzmanım olduğunu anladığım
Türkiye, İzmir doğumlu fakat Mısır asıllı bir bayan geldi. Beni sakinleştirdi,
doktorumla konuştum, metrelerce olmayan tampon kullanması konusunda tekrar söz
aldım, doğumumda zor uyandırıldığımı, yüzüme vurulduğunu hatırladığımı söyledim
tamam dediler ve en son anestezi uzmanımın 2 mg verdim dediğini hatırlıyorum,
gitmişim...
Saat onikiye geliyordu sanki. Tam kendime geldiğimde en
azından kafamı çevirip de saate bakabilecek gücü bulduğumda altı mıydı? Yok
olamaz belki de dört...Benim ufaklık şimdi ne yapıyordur? Babası O’nu almak
üzeredir arkadaşımdan, acaba kolay geçti mi? Düşüncelerini hatırlıyorum.
Ameliyat masalarının değiştirilmesini yatağıma aktarılmamı hayal meyal...
Çok
üşüdüğümü ve üzerime sıcak battaniyeler örtüldüğünü, kuruyan dudaklarımı ıslak
bezle nemlendirdiklerini...
Uyumamı söylediler ve sessizlik...İdrar için sürgü...
Korkunç, boğazımı kesercesine bir boğaz ağrısı (burun
ameliyatlarında yapay solunum cihazına bağlandığın için bunların olması normal
sayılıyor) ve mukus, burundan nefes almak zaten imkansız da bir ara mukus
boğazımı kapatıyor ve öksürük, göğsüm ötüyor sanki, eyvah yine mi hasta
olacağım? Nefes alamıyor gibi hissedip ayağa fırlıyorum, bu sefer hemşire de
korkuyor.
Saat altıya doğru mesajlar geliyor, eşim arıyor ama yanıt
vermek mümkün değil. Mesajda yazan yazıları göremiyorum, bütün harfler
belirsiz, aşağı yukarı anlıyorum ama, sonra tuvalete gidip tabi yavaşça
kalkarak aynaya bakıyorum. Aman Allah’ım! Ameliyattan sonraki an L
Eşim ve kızım kapıdan içeri giriyorlar, herkes görüntüme
ağlamaya başlıyor, benim ağlamam bile imkansız ama “Görüntüm çok kötü ağrım
yok, üzülmeyin ağlamayın.” diyorum kısık sesimle zorlanarak.
Sanırım çok ciddi ağrı kesiciler veriliyor ilk gece için.
Omen 1’i andıran bir görüntüm var, saçlarım uzadı bir de arkasından taranmadığı
için dalgalı bir şekilde iki yanıma dökülmüş durumda bir tavanda ters bir
şekilde yürüme durumum eksik. Şeytan çıkartma seansına yollasalar papazı
şaşırmaz benim odaya girse, o derece.
Pek konuşmaya hacetim yok, ses de yok zaten, boğaz kesik baş
kıvamında ağrıyor, eşimle çocukları yolladım.
Ekstra ağrı kesici istedim, damardan verildi, seruma
eklenerek o boğaz ağrısını dindirdi ama sürekli göğüs ve gırtlak temizlemem
gerekiyor, sesimin kısıklığı için. Başka bir ağrı yok. Hatta uyuyabildim
yanımda su şişemle.
Ameliyattan üç saat sonra getirilen ve hayat kurtaran yemek
tavuk suyuna çorba. İki yastık, kendinden ayarlanan yatağımla ve kuruyan ağzım,
boğazımla uyukladım, sağa sola dönmek yok. Tuvalete bir kere dışında hep kendim
kalktım.
Sabah sekiz buçuk gibi doktorumun asistanı geldi “Sana çok
güzel bir burun yaptık.” dedi ve tamponları çıkarttı. İnanılacak gibi değil! Ne
metre metre idiler ne de burnun içine yapışmışlardı. Pek tabi ki rahatsız edici,
olmasa daha iyi olur duygusu yaratan bir işlemdi ama iki harekette bitti. Sağ delikten
kanama olunca hemen sargı bezlerinden yapılan ve burnun ucuna yapıştırılan
kısımla ortam düzeldi.
“Bir akşam daha kalmak istersen yazalım sigortana onay
bekleyelim dörde kadar, kal sen bir gece daha.”
Bir arkadaşım, elinde güller, öncesinde eşim geldi, sonra
işine gitti oradan, boğaz ağrısı geçmişti, yüz ilginç bir şekilde değişime
uğramaya başladı, ilk ameliyat sonrasına göre gözler biraz daha açıldı ama hala
görüntü bulanık olduğundan okuma, yazma gibi bir durum yapılamadı. Serum
verilmeye devam edildi, saat dörde kadar ses gelmeyince ben üzerimi değiştirdim
eve gitmek için, değiştirdikten sonra onay gelince de kalmadım hastanede.
Ayın 23’ü, ameliyatın ikinci günü.
Yanyana durumlar ve inanılmaz değişim, buradakiler 23, 24 ve
bugün itibarıyla 25’i.
Ayın 23’ünde Omen’den Hamster’lığa bir geçiş yaşanmış
dikkatli bakılacak olursa. Şişlik yanakların altından gıdık bölgesine oradan da
göbeğe iniyor demek ki, göbek hep sağlam yerinde J
Boğaz ağrısı asla o
eski bıçak yarası şeklinde olmasa da gelip gidiyor, her gün ve saat yüz kendini
onardı, gözlerim üçüncü günden itibaren indi, renkler kan oturmuştan, mora,
oradan keskin kırmızımtrağa ve sarıya dönüşerek.
Dişlerim çok büyük bir darbe almanın hassasiyetini yaşıyor
ama ağrı yok, yalnızca dişlere baskı yapıldığında bir his var. Geceler oldukça
zor, ağız kuruluğu ciddi boyutta yaşandığı için sürekli uyanılıyor, bir de
yanlış bir hareket yapılır korkusuyla yatış pozisyonu bir türlü bulunamıyor.
Tutankamun tek tarz gibi.
Dördüncü güne kadar burun deliklerinden özellikle benim
sağdan kanla karışık mukusumsu şeyler geldi.
Kulak çubuğu ile temizleyip
ardından doğal deniz suyu solusyonu ile içini yıkıyorum. Sol delik kendinden
bir iki açılır gibi oldu ve ağlamak istedim, oradan ne zaman kendi kendime
nefes aldığımı hatırlamıyorum çünkü.
Nezle gibiyim yine çünkü ameliyatın ikinci günü bir de adet
gördüm. Her seferinde zaten nezlemtrak şeyler yaşarım, burun tıkanıklığı,
akması, hastalığa yatkınlık gibi...
Bugün öğleden sonra burnum aksa da su gibi. Dün akşam
kapatmadan yattım ama akıntıdan rahatsız oldum. Bu arada zaman zaman burnun
içinden batma veya dışından gıdıklanma duygusu ile gelen hapşırmalarda ağızdan
hapşırılmalı. Kesinlikle buruna her türlü baskıdan kaçınılmalı.
Hiç koku almıyorum, bazen alır gibi olsam da kan mı yoksa
yanmış plastik gibi bir şey mi anlam veremiyorum. Bugün ağrı kesici almadan
geçiriyorum günü ve burnum ağrıyor ancak yine de dayanılmaz bir durum olmadığından
pek de iplediğim söylenemez. Zaman zaman ama nadir baş ağrısı yapar gibi
oluyor. Tabi ki rahatsız duygular, dört dörtlük bir rahatlık sözkonusu değil
henüz ama burun ameliyatı atlatan birisi olarak beklentilerim daha beter
boyuttaydı.
Burnumun ucunda dikişlerim var. Onların nasıl alınacağını da
Salı günü doktoruma gittiğimde öğreneceğim.
Dördüncü günün akşamı olarak söyleyeceklerim sanki asla
olmayacakmış gibi dursa da tüm şişlerin neredeyse yüzde doksana yakın inmesi.
Üçüncü gün bana göre evde gözüme giren bir takım işlerin bile yapılabilmesi
anlamına geldi ki cidden ya doktorum harikalar yarattı, ya teknoloji cidden
inanılmaz bir şekilde yardım ediyor ya da ben olağanüstü biyonik bir kadın
olarak (!) bu ameliyatla dalgamı geçiyorum J
Kulaklardaki tıkanıklık ve basınç hissi de üçüncü günden
itibaren minimum düzeye inmiş durumda.
Ancak hala dediğim gibi burnumda nezle olunmuş gibi bir
akıntı ile onun verdiği iriti duygusu hakim. Zaman zaman dikişlerin olduğu
kısımda da acıma hissi oluyor.
Burnun ucu yine burnun üzerinde takılı olan alçı (benimki
daha yapışkan yüzeyli, plastik bir kask) ya sabitlenmiş o yüzden daha kalkık
duruyor ve o kısım da rahatsızlık veriyor.
Ve ameliyattan sonraki 5., iki burun deliğinin açıldığı,
yüzde yüz olmasa da en iyi gelişmenin yaşandığı gün!
Akıntı ve kanama neredeyse
durmuş durumda. Bu akşam ilk normale yakın uyku uyunacak sanırım. Ve sesim geri
geldi, boğazın sağ kısmında hala bir hafif boğaz ağrısı var. Morarmalar çenenin
alt iki kısmında çizgi şeklinde kaldı. Burnumdan gelen o değişik yanmış plastik
ya da kan kokusu gitti.
26'sı akşamından sevgiler, burnumun farklı kısımları gıdıklanıyor. Yine tıkandı, saçımı yarın hangi zihni sinir projesi ile yüzümü ıslatmadan yıkayacağım onu düşünüyorum. Açıldığında ise yıllarca tıkalı olan sol tarafın sağdan önce açılması da ilginç...Burnumu önden düz görmek de öyle...Daha kendini toparlaması ve şişlerin inmesi için altı ayla, bir yıl arası bir döneme ihtiyaç var ama olsun.
Elimde yapılması ve yapılmaması gerekenler listesini de yakında çevirip buraya koyarım.
26'sı akşamından sevgiler, burnumun farklı kısımları gıdıklanıyor. Yine tıkandı, saçımı yarın hangi zihni sinir projesi ile yüzümü ıslatmadan yıkayacağım onu düşünüyorum. Açıldığında ise yıllarca tıkalı olan sol tarafın sağdan önce açılması da ilginç...Burnumu önden düz görmek de öyle...Daha kendini toparlaması ve şişlerin inmesi için altı ayla, bir yıl arası bir döneme ihtiyaç var ama olsun.
Elimde yapılması ve yapılmaması gerekenler listesini de yakında çevirip buraya koyarım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder