Ev benim için her zaman hayatın merkezine oturan bir yer
oldu.
Çalışırken işten dönüş ne büyük özlemlerle dolu olurdu
mesela...
Arap Emirlikleri’ne gelene kadar altı mekan değiştirdim.
Hiçbirisi beni mutsuz eden yerler olmadı, aksine herbirini çok sevdim ama hayatım boyunca
hayallerimin en baskınlarından birisi ev ve toprak sahibi olmaktı.
Bu hayalim, 2013 Nisan ayında ufak bir daireye ve ardından Ağustos ayında bir toprağa sahip olarak gerçeğe dönüştü. Daha sonra onlarla ilgili de yazacağım ama öncelikle aklımda toprağa yaptırmak üzere tasarladığım ev var.
Öncelikle, benim "evim" kelimesine yüklediklerim...
Kendini güven ve
huzurlu hissettiğin kaledir evin. Bunun için sana ait olması büyük bir avantaj
çünkü kiradaysan bilirsin ki eninde sonunda çok da sevsen orayı terk etmek zorunda
kalacaksın. Bir türlü tam anlamıyla sahiplenemezsin, maddi imkanlarına bağlı
olarak her sene gelen artışlardan korkarsın, oraya köklerini
salamazsın.
Eşyasına gelince...Kişiliklisi makbuldür benim
gözümde..."O da ne demek?!"diyorsanız hemen açayım...
İlk yaşamaya başladığımız evimizde, Kadıköy’deki eskici pazarından masif iki tane sandık almıştık. Adamlar sandıkların
önceki ve sonraki hallerini gösterdiklerinde gözlerimize inanamamıştık ama
benimkiler de aynı şekilde şişmiş, patlamış, dağılmış ve mat hallerinden 17
yıldır kullandığım hallere evrildi, üstelik evimin en sevdiğim yerlerinde
duruyorlar. Türkiye’ye yine döndüğümde ustasına vereceğim tekrar elden
geçirmesi için.
İstanbul, Kadıköy yakasının arka mahallelerini severim, hala
Bahariye arka sokakları ve minnacık, iddiasız dükkanlarda insanın aklını
başından alan parçalar vardır. Şu yaşıma kadar bir sürü yere girip çıkıp da hala eve
aldığım iki lambaya eşdeğer kişilikte lamba bulamadım mesela.
Evde yerden aydınlatmatmayı tercih ettiğim için, ilk baktığım objelerden biriydi bu lamba işi. İki lambadan
birisini Moda’da eski bir sokakta bir kadının dükkanında kendi yaptığı işlerin
arasında buldum. Ferforje bir laleyi andırır, üzerinde de koskocaman krem
rengi, püskülleri olan bir şapka...Diğeri ise eski gaz ocağından devşirme,
bakır bir lambadır.
Bir evde el yapımı, ipek küçük bir halının duvarı
şenlendirmesi, Göztepe’de kollarını iki yana açmış içinde kuşların resmedildiği
Hint yapımı dolaba vurulup bir seneden fazla aldığım maaşlarla onun taksidini
ödemek...Ya da annemin yaptığı dantel, incecik, krem rengi masa örtüsüne cam
kestirtip herdaim üzerinde yemek yiyip sohbet edebilme duygusu...Bunlardan keyifli ne olabilir?
Evde köşeleri ve çalışma mekanlarını özellikle çekici ve
huzurlu buluyorum. Salonda bir köşeye sıkışmış masam ve akrobat lambam, ortaya
saçılmış kitaplar ve notlar...Seviyorum.
Kitaplıkları severim. Genelde kitaplıkların pek kişiliklisi
alınmasa da yine yanlarında el yapımı eski Türkmenistan minyatür atlarının
işlendiği krem rengi bir kitaplık buldum iki sene önce. Aile fotoğrafları, evde
yaşanmışlığın izleri de eve ev hissi verir.
Merdivenli evlerde ışığın içeri görmesini sağlayacak
esprilerde önemli benim için, örneğin merdivene yerleştirilmiş veya kapının
çerçevesinde yeralan buzlu cam...veya şimdi yazarken aklıma geldi hep kendi
hayalimde evimi döşüyorum ya, vitray...
Peki, kendi evimi döşerken tüylerimi diken diken edecek neler olabilir?
Köşeli ve modern,
kahverengi ağırlıklı olan eşyayı, modüler mobilya denilen ruhsuz ve zevksiz ne
varsa.
Koltuklarda tahta kısımların gözükmesi olayını, hele de
masif değilse...
Kahverengi tüller ya da perdeler, ıyk!...
Masif olmayan boyalı, parlayan malzemelerden yapılmış olan
her türlü obje.
Çok fazla ıncık cıncık, mobilyaların üzerinden sarkan
örtüler...
Duvarlarda ya kişiliksiz resimler ya da hiçbir şey olmaması.
Evin duvarını sıcaklaştıran muhakkak bir şeyler olmalı. Yine Göztepe’de bir
mobilyacıdan almıştım ben ayna ama el yapımı pencere şeklinde iki yanındaki
ufak kapılar kapanabiliyor.
Yaratık gibi aydınlatmalar, içinden özellikle ampul
çıkanlar. Bunlar bazen yaşarken alternatif bulunamadığından ya da yerleşik
düzene geçene kadar idare etsin adı altında alındı ama giderken ilk
bırakılacaklardan...
İngiltere’deki butik küçük mağaza anlayışı da zevkime çok hitap
ediyor mesela. Genelde sanayi üretimi olmayan, küçük üreticinin elinden çıkmış ve bana
göre son derece kişilikli, zevkli ürünler olabilir.
Bizim İznik çinimizi
andıran ama beni özellikle etkileyen çin vazoları, onlar kullanılarak
yapılmış lambalar da harika.
Kesinlikle evime koyacağım eşyalardan...Beyaz seramiğin
üzerinde koyu mavi ejderha ya da çiçek desenleri işlenmiş olanlar...
Ev, tamamıyla doğayla paralel olarak akan malzemelerden yapılmalı ve nefes almalı.
Bu anlamda beni en çok taş yapılar çekiyor.
İngiltere’deki taş evleri çok
beğensem de iklim farklılığı bakımından bu evde ciddi bir balkon veya teras
kültürü olmalı, o çıkıntılar da anladığım kadarıyla ahşap kullanılarak
oluşturuluyor.
Bahçemde devasa bir yüzyıllanmış meşe ağacı var, oysaki çevrede türünün tek örneği o. Oraya
ne zaman ve nasıl geldiği bilinmese de toprağın yüzyıllardır sahipliğini yapan
da o. Evi onun çevresinden dolandıracağız bir şekilde. Tabi bu sene gidilip
köklerinin durumuna bakılması gerekiyor ona zarar vermeden evi yapabilir miyiz
diye.
Hayalimde o ağacın üzerine bir platform kurulmuş, basit bir ahşap kullanılmış, yerlerde sedirler ve her nedense koyu turuncu bir tül var
çevresinde. Yaz geceleri orada uyuyoruz yıldızlara bakarak...
Pencere önlerine sevilen objelerin ya da saksıda çiçeklerin
konulacağı mermer ya da taş bölüm kesinlikle olmalı.
Salon, mutfakla birleşik ve yerler gerçek ahşap, salonun
mutfakla birleşik olmasının altında mutfağın en fazla sohbet ve zaman geçirilen
yer olması yatıyor.
Evin iki girişi olacak, ana giriş sokağa bakan ve terası
olan kısım, arka kapı ise çamaşır ve ütü odasına açılacak.
Aşağı katta meşe ağaçlarının olduğu kısıma bakan çalışma
odasında belki benim L koltuk ve çalışma masası, duvara gömülü
kitaplıklar...Oraya ayrı bir baca ve soba konulmalı (herşeye karşın ilerde
kalabalık olmadığımızda kapımızı kapatıp ısınacağımız küçük bir oda mantığı) ve
minik bir televizyon köşeye...
Çalışma masası illa ki masif ve klasiklerden olacak.
Dışardan içeriye bakılması mümkün değilse, konum buna izin veriyorsa illa tül
kullanımı da olacak diye bir durum yok, camlar eski usül kendinden bölmeli
olabilir.
Bunu kendime beğendim, illa ki çalışma masam olacağı için...
Ön kapıdan içeri girildiğinde sol tarafta düşünüyorum bu
çalışma odasını, sağ tarafta ise yuvarlak bir girişle salon ve mutfağa
geçilmeli. Salonda Fransız camları tercih ederim ışığın maksimum içeri girmesi
açısından.
Mutfakla salon arasında bir ısland veya uzun bir yemek
masası olabilir.
Her gelen orada oturup bir yandan mutfak işlerini yapan hanıma
ya da beye eşlik edebilir böylelikle. Island olması yapılan yemeğin hemen
masaya servis edilmesi açısından mantıklı, kısa aralıkla gelmiş birilerinin
eline çayını alıp oturması açısından da...
Yemek masası da illa ki masif olacak, ısland olursa mermer
kullanılabilir yalnız alt kısmında kitaplıklar ve çekmece dolap gibi
fonksiyonlar konulmalı. Mutfak arka dağlara ve meşe ağacına bakacak şekilde
dizayn edilmeli. Mutfağın hemen yanında bitişik bir oda kiler şeklinde dizayn
edilmeli, flip kapı ile ayrılmalı ve de hem dolaplar hem de raflarla
buzdolabının da girebileceği bir ortam yaratılmalı. Bütün dağınık görüntü orada
toplanabilmeli ve oranın da kendi camları olmalı açılabilen bir pencere de
yapılmalı.
Her yerde yazlıkların kışlıkların ya da fazlalıkların
herneyse kullanılabileceği yüklük tarzı alanlar yaratılmalı, duvara gömülü
bolca dolap düşünüyorum bu iş için, yukarki kattaki minik kodidorda olabilir
örneğin.
Evin dört tarafı da açıklık olmalı ki (bitişik nizam değil)
güneş gün boyu evi farklı odalarla dolaşabilsin, günün değişik zamanlarında
evin içinde seyahat eden güneş gibisi var mı?
Girişte yerde mozaik olabilir, yine doğal taşlar
kullanılarak yapılmış bir çalışma, yunan tanrıları ya da bir güneş...Giriş
kapısının çevresinde ise vitraylar kullanılarak ana kapı kapandığında karanlık
bir ortamın önlenmesi gündeme gelebilir. Muhakkak oturulacak bir bank ve
altında yine ayakkabılık, arkasında ise vestiyer...Bakır şemsiyelik, yetişmeyen
yerde ayaklı palto asacağı, masif.
Aşağıda şık küçük bir tuvalet ve el yıkama bölümü olacak. İngiltere’deki
tuvalet kültürünü de çok severim, minnacık tuvaletlerde bir sürü ince detay
vardır, minicik bir kitaplık gibi ya da bir çerçeve...
Yukarki kata gelince...(henüz merdivenin yerini bir türlü
kafamda oturtamıyorum fakat kabaca bu şekilde oturabileceğini düşünmekteyim)
Üç oda illa ki olmalı ya odaların ikisine banyo wc
koymak veya tuvaleti ayırıp minik bir odaya koyup, banyoyu ayrı yapmak.
Soyunma odası gerekli mi? Buna da tam karar verebilmiş
değilim, yatak odasının büyüklüğünden çok feragat edilecek ise o zaman gömme
dolaplarla olayı kurtarırım diye bakıyorum. Kışlık ve yazlık durumları yukarki
ortak alanda olan gömme dolaba girerse o zaman yalnızca kıyafetler için odanın
içinde bulunan büyük gömme dolaplarda gerekli işi görür.
Duvara bir yerlere bir portakal ağacı mı desem yoksa duvar
resmi mi? Bu da tam belirgin durumda değil henüz.
“Bir hobi odası olsa mesela fena mı olur?” diyorum kendi
kendime yukarki katta. Benim için çünkü resim yapmaya ya da obje boyama işime
dönebilirim diye düşünüyorum.
Yer malzemesi, kullanılacak lamine parkeler, mutfak
dolapları (şu an aklımdaki mat beyaz malzeme) evi inşa edecek olan taşın
seçimi, banyo renkleri, bir içi doldurulabilecek klasik bir küvet ve şık bir duşa kabin.
(Örneğin bu fotoğrafta yerlerde kullanılan taşa ve tavanda kullanılan ahşaba bayıldım)
Banyoları mavi ve krem tonları (taş) düşünüyorum.
Garajda da eşin hobilerinin, tamirat ekipmanının olduğu bir
alan yaratılabilir.
Araba, jeep Wrangler...Mini Couper’a bayılsam da hala
verdiklerinin yanında fiyatının ciddi şişirilmiş olduğunu düşünüyorum.
Köpekler Sivas Kangal veya Alman Kurdu ya da enerjim varsa herikisi de...
Kesin tavuklarıma bir alan ve ekip biçilecek bir bölge daha.
Herşeyi dönüştüren bir mekanizma, güneş enerjisi ile ısınma,
kullanılan suyun bahçeyi sulaması gibi projeler...Suyun depolanması...
Doğal bir arıtma sistemi bulabilirsem o şekilde çalışan
kimyasalsız bir havuz...
Ve fırtınalarda elektrik kesintilerinden kaytarmak için bolca mumluk ve mum...
4 yorum:
bayıldım evinize :)) benimde var böyle güzel ev hayalim..
Merhaba! Henüz olmayan bir ev ama hayali bile güzel değil mi?
Bende bayıldım hayali ble güzel:)
Ülkü
Teşekkürler Ülkü ;)
Yorum Gönder