Eylül ayının ortaları gibi eve gelen plastik su bidonlarının bitmesinden, bu ülkenin çok sıcak iklim koşullarından, BPA free olmasına rağmen plastiğin kendi varlığının bile bende yarattığı şüpheden, getirilip götürülürken hava kirliliğine yaptığımız olumsuz katkıdan dolayı uzun zamandır düşündüğüm bir durumu yürürlüğe koydum.
Mutfağa su filtresi taktırma yoluyla, tüm bu giderlerden ve çevreye de verilen zararlardan kurtulma girişimi!
İlk iş, bölgede hangi firmaların bu işi yaptığına bakmak oldu. Gelen sayfalardan en profesyonel gördüğüme telefon açtım. Telefona çıkan sekreter ilk önce evlere gidip çeşmeden gelen suyun kalitesine baktıklarını, bunu parasız olarak yaptıklarını ve ne zaman istersem gelip bizde de uygulayacaklarını söyledi.
Söyledikleri ilk anlamda ilginç geldi, şöyle ki; acaba sudaki mikropları (bakteri, virüs) mikroskopla mı test edeceklerdi? Neyi göstereceklerdi ki? Olsun, madem bedava alınmak zorunluluğu yok denildi, varsın gelsindi.
Söylenilen gün ve saatte kapımızda beliren Pakistan'lı satış elemanı elinde tekerlekli çantasıyla içeri girdi. Bizim salondaki uzun masaya kurulduk ve başladı anlatmaya...
Arap Emirlikleri'nde çeşmeden gelen su devletle papaz olmamak ve de bir yerde tüm testler de periyodik olarak yapıldığından üst üste "Kesinlikle pis, mikroplu değil ancak..." borulardan ve bizlerde suyun biriktiği bahçede ve çatıda bulunan su tankındakilerden dolayı kirliliğin olduğu. Yeraltından çıkan suyun tuzlu olması, evlerimize gelen suların da zaten aynı şekilde arıtma tesislerinden geçirilerek doldurulduğu, birkaç firmanın sularında bulunan zararlıları...
Derken, bir test yapacağım suyunuza dedi ve de çeşme, evimizde bulunan içme ve de kendi getirdiği suyu birer bardağa koymamızı istedi. Sonuç; aşağıdaki foto!
En sağdaki kirliliğin(!) en fazla olduğu pek tabi ki işte içinde kaldığı bidondan, geçtiği boru sisteminden vesaire musluk suyu, ortadaki içme suyumuz ve en az sarı olan da kendi getirdiği su.
Bu sonuçların elde edilmesi elindeki artı ve eksi uçları bulunan ve suya sokulduğunda reaksiyona giren iki metalden kaynaklanıyor. Satış elemanı rengi yeşile çalan ve çok koyu olan suyun en kirlisi olduğunu iddia ediyor.
Oysaki olay çok farklı. Çünkü aslında artı ve eksi uçla reaksiyona mikrop girmiyor, mineraller giriyor. Yani en sağdaki suyun (musluk) içinde en fazla mineral var, sağdan sola doğru en aza indirgeniyor. Eski bilgilerinizi hatırlayın, saf su iletken değildir, tuz arttıkça suyun iletkenliği dolayısı ile reaksiyona girme, tepki verme durumu artar. Burada da olan o. Yani mikrop artı ve eksi uçlarla bir şey yapmıyor öylecene olduğu yerde üç çeşit suda da duruyor (varsa)
Şunu anlamakta fayda var, filtre sistemleri üç aşağı beş yukarı aynı mekanizmalarla çalışıyor, suyu üçlü veya beşli aşamalardan geçirirken karışmış olan parçacıklardan, mikroplardan arındırıyor fakat minerallere dokunmaması gerekiyor. Neden? Çünkü su içinde bulunan mineraller vücudumuz için elzem.
Mikropları gösteren sizce nedir? Bir sudaki mikrobu anlayabilmek için benim bildiğim suyun laboratuvara yollanması ve tahlillerinin yapılmasıdır, ben mi yanılıyorum?
Ama buradaki satış yöntemi, Türkiye'de baktığım kadarıyla orada da aynı serzenişler var, yalan ya da yetersiz eğitim üzerine kurulu ve işin bence en rahatsız edici kısmı da bu.
Satış elemanı diyip geçmemek lazım, derslerine son derece iyi çalışmış olmaları lazım. İyi niyetle ödevini yapmadığı için ya da kötü niyetle müşteriyi yanıltarak yapılmaya çalışılan, zaman zaman ağızda gevelenen, soruya anlamsız yanıtlar verilirken, ezberlenmiş cümle, gazete kupürü... vesaire gösterilerek yapılan satış böyle satamama eylemine dönüşmekte.
Bu durum, adamın ürünü kalite olarak kötü olmasa da satın alan tarafından şüpheyle karşılanıyor. En azından bizde öyle oldu.
Efendim, satış elemanının elindeki arguman ultraviyole ile çalışmasıymış, iki sene de garanti veriyormuş, kesinlikle hizmet garantisi sunuyormuş ve fiyatı sıkı durun neymiş? 3500 drhm!! Ultraviyole olmayan? 2500 dirhem.
Dinledik...Bazı sorular sorduk en komiğime giden mineraller üzerine oldu. Bir şekilde minerallerin eklendiğine dair bir şey söyledi ve hatta bir düğme varmış, o düğme ile miktarlar belirleniyormuş. Hımmmm oldu :)
Satış elemanının gittiği akşam hemen internete girdik. Filtenin Macaristan menşeyli olduğu söylenmişti mesela, Hint kökenli çıktı, Hindistan'da oldukça kullanılan ve fiyatı üçte biri olan bir marka. Filtre sistemine pi diye akıllı bir bölüm eklenmiş ve suyun zekası ile ilişkillendirilmiş (Bu da tartışılır bir konu ama ona da bilmemnekadar para isteme ya da pazarlama dehası olarak bakılabilir)
Kısacası, ı ıh! Aynı gün elimizdeki başka bir alternatifi daha değerlendirmeye karar verdik. Geçen sene büyük kızımın okuluna gittiğimde getirdikleri su dispanserlerin firması. Bu sistem suyu havadan üretiyor, klima gibi çalışıyor yani. Evler için mutfak tezgahı altına filtrelerinin olması da işimize yaradı.
Telefon açtığım sekreter (sonradan firmanın sahibinin eşi olduğunu anladığım bayan demeliyim) teknik soruların hepsine dosdoğru cevaplar verdi. Eve gelip de suyunuzu test edeceğiz denmedi bile, dispenserlerin meblağlarının çok yüksek olduğu ve ofislerle okullarda, işyerlerinde kullanıldığı anlatıldı.
Ve fiyat...500 dirhem :)
Cumartesi mutfak musluğundan içme suyu akmaya başlayacak.
Veeee plastik bidonlarla birlikte gelen bir sürü derde elveda denilecek.
Hadi bakalım hayırlısı!
Mutfağa su filtresi taktırma yoluyla, tüm bu giderlerden ve çevreye de verilen zararlardan kurtulma girişimi!
İlk iş, bölgede hangi firmaların bu işi yaptığına bakmak oldu. Gelen sayfalardan en profesyonel gördüğüme telefon açtım. Telefona çıkan sekreter ilk önce evlere gidip çeşmeden gelen suyun kalitesine baktıklarını, bunu parasız olarak yaptıklarını ve ne zaman istersem gelip bizde de uygulayacaklarını söyledi.
Söyledikleri ilk anlamda ilginç geldi, şöyle ki; acaba sudaki mikropları (bakteri, virüs) mikroskopla mı test edeceklerdi? Neyi göstereceklerdi ki? Olsun, madem bedava alınmak zorunluluğu yok denildi, varsın gelsindi.
Söylenilen gün ve saatte kapımızda beliren Pakistan'lı satış elemanı elinde tekerlekli çantasıyla içeri girdi. Bizim salondaki uzun masaya kurulduk ve başladı anlatmaya...
Arap Emirlikleri'nde çeşmeden gelen su devletle papaz olmamak ve de bir yerde tüm testler de periyodik olarak yapıldığından üst üste "Kesinlikle pis, mikroplu değil ancak..." borulardan ve bizlerde suyun biriktiği bahçede ve çatıda bulunan su tankındakilerden dolayı kirliliğin olduğu. Yeraltından çıkan suyun tuzlu olması, evlerimize gelen suların da zaten aynı şekilde arıtma tesislerinden geçirilerek doldurulduğu, birkaç firmanın sularında bulunan zararlıları...
Derken, bir test yapacağım suyunuza dedi ve de çeşme, evimizde bulunan içme ve de kendi getirdiği suyu birer bardağa koymamızı istedi. Sonuç; aşağıdaki foto!
En sağdaki kirliliğin(!) en fazla olduğu pek tabi ki işte içinde kaldığı bidondan, geçtiği boru sisteminden vesaire musluk suyu, ortadaki içme suyumuz ve en az sarı olan da kendi getirdiği su.
Bu sonuçların elde edilmesi elindeki artı ve eksi uçları bulunan ve suya sokulduğunda reaksiyona giren iki metalden kaynaklanıyor. Satış elemanı rengi yeşile çalan ve çok koyu olan suyun en kirlisi olduğunu iddia ediyor.
Oysaki olay çok farklı. Çünkü aslında artı ve eksi uçla reaksiyona mikrop girmiyor, mineraller giriyor. Yani en sağdaki suyun (musluk) içinde en fazla mineral var, sağdan sola doğru en aza indirgeniyor. Eski bilgilerinizi hatırlayın, saf su iletken değildir, tuz arttıkça suyun iletkenliği dolayısı ile reaksiyona girme, tepki verme durumu artar. Burada da olan o. Yani mikrop artı ve eksi uçlarla bir şey yapmıyor öylecene olduğu yerde üç çeşit suda da duruyor (varsa)
Şunu anlamakta fayda var, filtre sistemleri üç aşağı beş yukarı aynı mekanizmalarla çalışıyor, suyu üçlü veya beşli aşamalardan geçirirken karışmış olan parçacıklardan, mikroplardan arındırıyor fakat minerallere dokunmaması gerekiyor. Neden? Çünkü su içinde bulunan mineraller vücudumuz için elzem.
Mikropları gösteren sizce nedir? Bir sudaki mikrobu anlayabilmek için benim bildiğim suyun laboratuvara yollanması ve tahlillerinin yapılmasıdır, ben mi yanılıyorum?
Ama buradaki satış yöntemi, Türkiye'de baktığım kadarıyla orada da aynı serzenişler var, yalan ya da yetersiz eğitim üzerine kurulu ve işin bence en rahatsız edici kısmı da bu.
Satış elemanı diyip geçmemek lazım, derslerine son derece iyi çalışmış olmaları lazım. İyi niyetle ödevini yapmadığı için ya da kötü niyetle müşteriyi yanıltarak yapılmaya çalışılan, zaman zaman ağızda gevelenen, soruya anlamsız yanıtlar verilirken, ezberlenmiş cümle, gazete kupürü... vesaire gösterilerek yapılan satış böyle satamama eylemine dönüşmekte.
Bu durum, adamın ürünü kalite olarak kötü olmasa da satın alan tarafından şüpheyle karşılanıyor. En azından bizde öyle oldu.
Efendim, satış elemanının elindeki arguman ultraviyole ile çalışmasıymış, iki sene de garanti veriyormuş, kesinlikle hizmet garantisi sunuyormuş ve fiyatı sıkı durun neymiş? 3500 drhm!! Ultraviyole olmayan? 2500 dirhem.
Dinledik...Bazı sorular sorduk en komiğime giden mineraller üzerine oldu. Bir şekilde minerallerin eklendiğine dair bir şey söyledi ve hatta bir düğme varmış, o düğme ile miktarlar belirleniyormuş. Hımmmm oldu :)
Satış elemanının gittiği akşam hemen internete girdik. Filtenin Macaristan menşeyli olduğu söylenmişti mesela, Hint kökenli çıktı, Hindistan'da oldukça kullanılan ve fiyatı üçte biri olan bir marka. Filtre sistemine pi diye akıllı bir bölüm eklenmiş ve suyun zekası ile ilişkillendirilmiş (Bu da tartışılır bir konu ama ona da bilmemnekadar para isteme ya da pazarlama dehası olarak bakılabilir)
Kısacası, ı ıh! Aynı gün elimizdeki başka bir alternatifi daha değerlendirmeye karar verdik. Geçen sene büyük kızımın okuluna gittiğimde getirdikleri su dispanserlerin firması. Bu sistem suyu havadan üretiyor, klima gibi çalışıyor yani. Evler için mutfak tezgahı altına filtrelerinin olması da işimize yaradı.
Telefon açtığım sekreter (sonradan firmanın sahibinin eşi olduğunu anladığım bayan demeliyim) teknik soruların hepsine dosdoğru cevaplar verdi. Eve gelip de suyunuzu test edeceğiz denmedi bile, dispenserlerin meblağlarının çok yüksek olduğu ve ofislerle okullarda, işyerlerinde kullanıldığı anlatıldı.
Ve fiyat...500 dirhem :)
Cumartesi mutfak musluğundan içme suyu akmaya başlayacak.
Veeee plastik bidonlarla birlikte gelen bir sürü derde elveda denilecek.
Hadi bakalım hayırlısı!
3 yorum:
Akamadı ne yazık ki :( Mutfak tezgahının altı uygun değilmiş. Yarın başka bir sistem kurulmaya çalışılacak, dispencer...
Plastik damacanalardan ötürü bende yaz ayları için böyle bir arayışa girdim(Kasım'dan Haziran'a kadar bulunduğum yerde ev çeşmelerinden kaynak suyu akıyor)..benimde kafama takılan aynı şey aynı, mikrop ve virüsler...dediğin gibi kendi laboratuar bilgimce bunlar mikroskopik canlılar. Kizilotesi, ultraviyole..vs ile bu canlıların hakkından gelen sistem olduğunu savunan saticilarla tanıştım ama kendileri rotavirusun hışmına uğramış gibiydiler..kısaca kireci ekarte ettikleri kesin ki bunu yaparken minerallerde azaliyor ama parazit vs. Yi arindirdiklarina ikna olamadım.
Evet aslında yapılması gereken ama yapılamayan durum şu, önce kendi musluk suyunu labaratuvara yollayacaksın, ardından bir demo takılacak bir de ondan gelen suyu...Ancak gerçek sonuç o zaman anlaşılır. Sular zaten klorlanıyor, mikroplar o şekilde ölüyor ancak geçerken borular ve burada bizim evlerde bulunan su tankları benim kafamda soru işareti yaratan...Bu makinalar kloru içme aşamasında minimize ediyor, partiküllerden temizliyor, mineraller olduğu gibi kalıyor olmalı yani sistem o şekilde çalışmalı. Yeni gelen firma oldukça güvenilir gözüküyor, şimdi dispencer gelecek bakalım birazdan.
Yorum Gönder