2 Aralık 2010 Perşembe

Agresif enerji

Arap Emirlikleri'nin kurtuluşu bugün. Okullar, devlet daireleri Perşembe günü tatile girdi, alışveriş merkezleri herdaim açık ama dün akşam uyumak mümkün olmadı.

Ve şimdi yeniden bütün klaksonlar, kocaman bayrakları iki araba arasına koymuş insanlar sokaklarda. İnanılacak gibi değil gürültü, nasıl anlatsam bilmem ki, hani bizde evlenirler komvoy halinde arabaların düdüğüne basıp giderler ya da çok önemli bir devlet adamı geçiyordur, sirenler, ambulanslar ortalığı ayağa kaldırır, öyle işte. Saatlerce ama...

İşin açıkçasını söyleyeyim, ben buraya gelmeden önce yurt dışında yaşama tecrübesi yaşamadığım için bu tip olaylara hiç dikkat etmezdim. Sevincimiz bizim, işte atıyorum dinimiz bizim halleri hakimdi, hatta üzerinde kafa bile yormazdım bu konunun. Ne zaman ki başkasının ülkesinde yaşamaya başladım, sokaklara dökülen, avazı çıktığı kadar bağıran erkek kalabalığının ne kadar itici, ne kadar tırstırıcı ve yokedici bir enerji olduğunu anladım. Halbuki bu Türkiye'de her kazanılan futbol kupasında, evlenen bir konvoyun peşinde, beldeye gelen bir devlet adamının arabasının ve yalakalarının geçmesi esnasında hep yaşanmaz mıydı?

Tüm bu eylemlere bakıyorum da gördüğüm hep erkek enerjisi. Bunun hormonal açıklamaları var kuşkusuz, erkeklik hormonunun getirdiği bir savaşçı, agresif taraf baki ve bunu yadsımak, görmezden gelmek abesle iştigal olur ama kendi adıma hayal ettiğim dünyada ne din, ne spor, ne milliyet bahane edilerek sokaklara dökülüp gövde gösterileri yapılmıyor.

Bayram zamanlarında mesela, ezan ve dua sesleri öylesine açılıyor ki minicik bebeklerin bile o saatte uykuya gitmeye hakları yok, uyuyarlarsa da uyanıyorlar yazık. Cuma hakeza!

Hayatım boyunca gürültülü kapı kapayan insandan bile hazetmedim ki ben! Şimdi şimdi anlıyorum Türkiye ortamında yaşayıp da aman, yanlışlıkla(!) Türk olmayan insanların buna benzer hareketleri nasıl algıladıklarını. Ne kadar sıkıldıklarını. Ben artık kendi memleketimin bile bu hallerinden bile bunalıyorum.

Kısaca söylemek gerekirse hangi milletten, dinden, dilden insan olursa olsun yapılan çiğ, baskın, ben merkezci her türlü hareketten, yontulmamış sevincinden ve üzüntüsünden gına geçiriyorum. Duanı ediyorsan edersin kardeşim, akşam saura kalkacaksan davula ne gerek, saatini kur ve kalk! Futbolmuş, düğünmüş, kurtuluşmuş...bitmiyorrrrr!

ÖFF BEEEE!

5 yorum:

Berceste dedi ki...

Pisicigim, her yerde var bunlar. Arap milleti cok daha abartili yapiyor olabilir. Ama Ingiltere'de Guy Fawkes day ve civarindaki haftalar havai fisekten fenalik gelirdi. Universitenin mezuniyet gecelerinde gene ayni. Pazar gunleri kilise canlari taaaa bilmem kac kilometre oteden duyulurdu. Festivaller zamani kulak tikaci almadan yollarda yurumek iskence idi. Yani sen dediklerinde yerden goge haklisin da, benim yasadigim ornekler de boyle. Ust katimizda hipopotam surusu yasiyor sanki. Celik kapilari ne agirlikta bilmiyorum ama kapattiklarinda ev sallaniyor, depremde altinda durmak lazim, evin en saglam yeri o olsa gerek :) Epi topu bir kari koca ve daha yurumeye baslamayan bir bebek oturanlar ama o kari kocadan ozellikle disi kimlige sahip olan o ince hatundan cikan ayak sesini bir duysan! Niye ise bu gece kostu, bizim kiz anneannenin kucagina ziplayip gozlerini kapatmis :((((((((((((( Kendime degil de, ona uzuluyorum ve suaygirlari laf da anlamiyor, inadina inadina yapiyor :((((( Oyle bir gecelik de degil :(((( Actirma kutuyu bak :)

Ergen annesi dedi ki...

Bende bendeeeee nefret ediyorum, düğün, dernek hatta abartmış olmayayım ama okul organizasyonu bile sevmem ben..

evinkedisi dedi ki...

Havai fişek...Nefret ederim, hele de gece kaçışan kuşlar...İçimi kaldırır. Kilise çanlarını biliyorum fakat ezan gibi uzatılan bir durum değil o, burada Cuma namazını görmeniz lazım ya da Türkiye'nin bu konularda iddialı yerlerinde...Günde beş kere değil belki on kere avazı çıktığı kadar bağırıyor hoca. Heryerde olması da değil derdim olmasın istiyorum. Nefret ediyorum. Üst kattaki hipopotamlar bizim yaşadığımız tüm apartmanlarda vardı. Bazıları mesela diyorum ya bir kapı kapatır yer gök inler. Hayvansı şekilde koşan ve atlayan bir çocuk yaşardı mesela üst katta Tarabya'da adam da çocuğun dedesi görsen apartmandaki her şeye bu şöyle olmalı, bu böyle olmalı diye karışıp dururdu. İğrenç iğrenç...Ne diyim Berceste?

Ve Melike, sende bendensin desene! Öptüm ikinizi de :)))

Yesim dedi ki...

Ben o kadar alistim ki sessiz sakin yasamaya, hic ama hic dayanamiyorum artik en kucuk gurultuye bile.

Burada her kira sozlesmesine ilave edilen maddelerden biridir genellikle, sabah 10'dan once, aksam 10'dan sonra sessiz olunur, olmayan biri olursa, cok rahatsiz olan olursa polis cagirirlar, susturulur.

Biz cok sansliyiz, ev sahibimiz ust kati kiralamak isteyenleri bize yollamisti, begenmezsek kiralamayacakti, kucuk cocugumuz var, sessiz sakin tipler olsun diye. :)

Kirk yilda bir belki kilise cani duyuyorum ben, ancak katolik kilise ise etrafta, o da dedigin gibi yarim saat uzatmadan.

evinkedisi dedi ki...

Şans diye buna derim :))) Demek ki olabiliyormuş Calanon...