28 Haziran 2007 Perşembe

Kuzenle Tanışma...

Yarın saat dört gibi hayatım boyunca tanışmadığım eşimin kuzeni ve kocası gelecekler. Yıllar önce kitaplara geçen bir aşk yaşanmış ama bitmiş, adam son derece zengin, kızıl uzun saçlı, acayip gurme ve tam bir salon erkeğiymiş. Prens Charming yani :) Kadın, şimdi hippi tarzı bir yaşamdan, çok başarılı bir akademisyene dönüşmüş. Aşık olduğu adamdan kalbinin yerine aklı çalışmaya başladığında vazgeçmiş, bunalıma girmiş ve şimdiki eşini de yine aynı camiadan seçmiş. Bir sebepten dolayı Dubai'ye geleceklermiş. Bize de uğrayacaklar.(mış)

Bazen, çok fazla hazırlıklar ve heyecanlar arka arkaya geldiği zaman, kendimi tekrar hazır hissedene kadar bir şey yapmak içimden gelmez. Şimdi de o moddayım ve bu çıktı. Klasiktir, yap bir çay, yanına da çıkar onların klasik bisküvilerini, sal gitsin! Ama yok, olmuyor, hem ağlarım hem giderim misali alışkanlıklar, eve gelen misafire karşı yapılması icap edenler listesi peşimi bırakmıyor. Aslında, evde malzeme de kalmadı ve yalnızca gidene kadarki mimimumların karşılanması gerekiyor.

Okula kocamla beraber gittik. Dün, kendime oturduğum ve eğildiğimde lüp diye çıkan göbeğimi toplaması için bir korse almıştım. Dışarda hava kapalı olmakla beraber, yağlı yağlı esen bir rüzgar, yerden kalkan kumla birleşince felaket bir nem de olaya eşlik edince, arabaya bindik gidiyoruz, okula gelmeye yakın belki de nefes almamı engellediği için korseyi çıkartmak zorunda kaldım. Resmen midem bulandı ve fenalık gelir gibi oldu. Eski filmlerde kadınların giydiği bel kısmını saran tür bir şey. Bir de yazın ince giyilen kıyafetler orayı burayı toplamıyor ya bu çok hoşuma gitmişti. Birleşme kısmını çengellerle kapatıyorsun. Kapatılması bayağı bir zor ama bir tek o yol uygulanabilinir. Yemek yememem lazım :( Her Allah'ın günü aynı hikaye...Bir de burada sütyenlerden plastik kokusu geliyor yav! Eriyorlar yavaş yavaş. Çok ilginç bir durum. Saçlar da anında yağlanıyor sıcak ve çöl rüzgarından. Yani, süslen püslen çık, vadesi beş dakika!

Bugün itibarıyla kızımın ikinci yılı ve birinci sınıfı bitti. Gelecek sene, ikinci sınıfa geçecek. Sınıfından, Dernos O'na özel hediye almış. Pek anlayamadım ne olduğunu ama tam istediği dinazorlardan biri gelmiş, hem de içi minik minik bilye dolu olanlardan. Yumuşak ve daha gerçek oluyor o zaman. Neden yalnızca benimkine soruldu ve hediye alındı anlayamadım, üzerine de gitmek istemedim ama sen mi istedin diyebildim yalnızca, hayır Dernos sordu dedi. Haleh'e özel teşekkür yolladım, biraz da mahçup bir ifadeyle.

Neyse, şimdi ufaklık mutlu mesut onunla oynuyor, dinazorla beraber gelen içinde benim bile okumakta zorlanacağım kelimeleri okudu biraz önce. İnsan nasıl da gururlanıyor. Sanki kendi hayatında yeni bir sayfa açılıyor gibi bir durum. Kişisel iddialar, iş, yükselme, kariyer... duyguları hep ikinci planda kalıyor. Bence, o yüzden dünya üzerinde kadınların politika olsun, iş hayatı olsun delice bir bağlılıkları olmuyor. Tabi ki istisnalar kaideyi bozmaz.

Bir de yıllar geçtikçe gözlemlediğim, en önemli şeyin kendi çekirdek ailen olması. Hani denir ya " Hep bir boşluk var, birşeyleri arıyorum ama bulamıyorum." Eğer birliktelik oturur, çocuklara istenen hayatlar sağlanırsa, herşey ama herşeyin enerjisi solda sıfır kalıyor. Kadınların bir şeyleri sahiplenmeye, onları korumaya ve büyütmeye ihtiyaçları var. Dediğim gibi bu ihtiyaçlar şekil değiştirir ama hep varlardır. Öğretmenlik yaparken, kendi çocuklarımızı bibirimizden nasıl da koruduğumuzu, ihtiyaçlarda öncelik verdiğimizi hatırlıyorum da...Anne olduktan sonra bunun hangi duyguyla örtüştüğünü daha iyi anlıyorum.

İnsan hep enerjisini akıtacağı ve alın terini vererek oluşturacağı bir şey yaratmak istiyor. Kadınlar için bunu zaten doğa vermiş . Çocuğu olmayan tanıdık kadın arkadaşlarımın deli gibi bir kedi köpek bakma hastalıkları var. En yakın örneği Antalya'da ev sahibimizden verebilirim. Kocası kendinden çok büyük olduğu ve bundan önce de iki evlilik atlattığından bir türlü adamı razı edememiş ve evlerinde belki on tane kedileri vardı. Hepsine çocuğu gibi bakar, kolleksiyonuna sokaktan sürekli yenilerini eklerdi. Şimdi, Chloe'nin bale öğretmeni... Aynı! Yani, çocuğu olmayan ya da bunu bir şekilde belki de istemeyen insanlar ya iş konusunda deli bir hırsa kapılıyor ya da hayvanlara bakma yolunda ilerliyorlar. Dünyanın kesinlikle buna da ihtiyacı var ve herkes çocuk sahibi olacak ya da olmalı diye bir şey de yok. Ama benim söylemek istediğim çocuk yoksa yerini başka şeyler alıyor.

Şimdi Chloe babasının odasında oyun oynuyor. O odayı aşağı, mutfağın yanına aldığımızdan beridir, oynarken kopmasın diye ahşap bebek evini, sürekli oynadığı dinazorları falan hep odadaki köşeye aldım. Gözünün kapanması sorunu olmasa belki tv'ye hiç bakmayacak. Ama sol gözdeki ciddi miyop ve sağ gözün sağlıklı olması, sürekli bir gözün kullanılması ve diğerinin tembelleşmesi riskini getiriyor. Bu sefer geldiğimde bir Anakara'ya Ali Şefik'e gidebilsem...Harika bir göz doktoru, inanılmaz bir centilmen. Türkiye'nin en iyi beş göz doktorundan biri ama bir o kadar da mütevazi. Bakalım yapabilecek miyim?

Evde kendini gösteren ve banyoda toplu katliama uğrayan karıncalarımız belli aralıklarla eve girme ve yerleşme girişimlerine devam ediyorlar. Uçanlar bitti, derken arkalarından kocaman olup ciddi derecede ısıran başkaları çıktı. İri olanlar uyuşuk bir şekilde dolaşıyor ve küçüklerin de düşmanı olduklarını düşünüyorum. Aralarında inanılmaz bir diyalog var. Birilerine bir şey olduğunda hemen diğerlerinin haber alıp ya da görüp panikle kaçışmaları çok ilginç mesela. Ya da öldürülen yeri bir daha kullanmamaları. Onun dışında, burada çekirge veya hamamböceği yok. Antalya'da balkonda otururken bir anda saça yapışır gibi gelen çekirgeler olurdu. Uçan hamamböcekleri de...Çekirge için yenecek bir halt yok ki burada!

Dün yayımcımla tekrar konuştuk. Diyorum ya imzamı atıp da elime üç boyutlu kitabımı alana kadar inanmayacağım ama bir bölümde kesme biçme yapmaya karar verdik. Lise yıllarında yıl sonu yıllığımıza koyacağımız yazıları yazmıştım da sonradan sınıfta başka birinin kendine göre eklemeleri beni deli etmişti. İfadeler değişiyor, hemen başka birinin yazdığı belli oluyor. Kitabın o bölümüne bakıp düzeltmeleri yapmam lazım. Bu akşam ona bakacağım. Çok sevdiğim bir arkadaşım Türkiye'ye gitme öncesi mail yazmış, O'na yanıt yazacağım.

Sabahleyin ona kadar uyudum. Bir tek ufaklığın saçını yapmak için kalktım. Artık kendisi giyiniyor, o da ortadan kalktı. Dün akşam eşim, ben " Hamile kalırsam bu tip beni diğer taraftan çeken faaliyetlerden uzaklaşacağım." dediğimde " Yazmaktan vazgeçebilecek misin?" dedi. Ben de eğer öyle bir şey olursa en önemli şeyin ve önceliğimin çocuklarım olduğunu söyledim. Bu, bir dönem. Hayatımızın sonuna kadar bebek büyütmeyeceğiz ya! Daha çoook zamanımız var kendimizle başbaşa kalmaya falan. Çocuklar büyüyüp de yaşlandığımızda ailenin farklı yerlerden bir araya gelmesi falan işin en zevkli tarafı aslında.

Yarın gelecek kuzenin kızı çocuklara yardım için ülke ülke dolaşıyormuş. Sanırım, şimdi Çindeymiş. Biraz dinlenmece...

7 yorum:

Öykü dedi ki...

cuma cuma ilk yorumu ben yapayım bari...
Kuzenini bak bende hiç duymamıştım.kritik yaparız:)
Korse olayına değinmişssin yemeğe giderken benimde ihtiyacım olacak:((elbise aldım çünkü..
yarın cumartesi ya bakarım artık..
sen şimdi streslisindir hazırlıklar falan...

not :cuma namazı bitti ya valla müşteriler toplaşıp geldiler:(
benim müminler onlar.
öptüm seni ilgileneyim bari.
muck..

evinkedisi dedi ki...

Korse gerçekten, özellikle de yazın ince bir şeyler giyildiğinde acayip topluyormuş. Benim aldığım göbek bölgesi için ( klasik derdim ) biraz sıkıntılı bir şey ama alışılır herhalde:)Bu arada yeni elbiseni güle güle kullan :)

Kuzen ve eşi biraz önce gittiler. İkisi de işleri konusunda son derece ustalar belli, aynı konularda beraber çalışan bir çift. Çok da mütevaziler, sevdim ikisini de.

Sabahtan itibaren haftalık alışveriş, kiş yapımı, onlar gelmeden halıların köpek tüyünden arındırılması, yerlerin makinaya vurulması, mutfağın yerleştirilip herşeye bir çeki düzen verilmesi derken bilgisayar ortamına daha yeni geldim. Şimdi de kitabın düzeltmelerine döneceğim, ne kadar da yer varmış şaşırıyorum baktıkça, dün düzelte düzelte ancak 26. sayfaya ulaşabildim. Girişi değiştirdim falan filan...Gitmeden bunu yapmam lazım. İngiltere'de de zamanım olur diye düşünüyorum.

Görüşürüz :)

Selen dedi ki...

Bu saatlerde esinin kuzeniyle vakit geciriyor olmalisin.Umarim iyi geciyorsur tanismaniz gorusmeniz.
Benimde son yazim akrabalarla ilgili.Keske bende simdiye kadar bana rahatsizlik ve basagrisi veren kuzenlerimin hicbirini hic tanimamis olsaydim.
Ne guzel anlatmissin,senin yazilarini okurken hep kendimi gorur gibi oluyorum kelimelerinde.
Korseye gelince bendede var bir tane ama sicak oldugunda imkani yok giymeme bayilacak gibi oluyorum.
Kitap bittiginde ilk okumak isteyenlerden biride ben olacagim,umarim cok uzamaz.
Sevgiyle kal

Adsız dedi ki...

Şu lüppp diye fırtlayan göbek olayına korse çözümü güzelde, mayo ile nasıl bir çözüm önerirsiniz meraktayım. Sigarayı bırakalı,5 kilo fazlamın üstüne 7 kilo aldımda, ancak 5 kiloyu 5 ayda verebildim. kaldı 7 kilo onada ne lazım bilmeme?çok merak ettim şu kuzeni ve avanesini.......

evinkedisi dedi ki...

Evet, korse gerçekten de kıyafetlerde iyi, çıkan göbeklere bikini yerine mayo belki...Ama hamileliğin en kalıcı tarafı bu, sinir oluyorum. Göbek ve bel kısmı yağ birikintileri :(

Kuzen ve kocasını çok beğendim. Şöyle ki, ikisi de aynı işi yapıp çok iyi bir takım oluşturuyorlar.Yaptıkları işte gidip konferanslarda konuşmacı olabilecek kadar başarılı ama bir o kadar da esprili ve mütevaziler. Okumuş ve akıllı kadınları çok seviyorum. Anny'de öyle bir kadın. Yetiştirdiği kızı da çocuklara yardım eden kuruluşlarla dünyayı dolaşınca kalbimi fethetti desem yalan olmaz. Kocasıyla Afganistan'daki çocuklara yardım ediyorlar. Filmlerdeki gibi Anny'de iki çocuk, ikinci evlilikten kocasının iki çocuğu. Hepsinden bir arada bahsetmeleri, ailecek dört çocuk toplanıp gençlerin ideallerine ve heyecanlarına ortak olmaları...Verdikleri enerji çok güzeldi. Ben masayı toplarken Anny " Yardım edebilir miyim?" diyince de insanları hiç bir zaman genellememek lazım dedim kendi kendime. Kısacası güzel bir tanışmaydı :) Teşekkürler :)

evinkedisi dedi ki...

Melike..

Kilolara da aklıma geleni yazayım. Birincisi ben şu bel bölgesi için pasif jimnastik aletini aldım. Düzenli kullandığımda, yemeği de azalttığımda ciddi derecede etkisini gördüm. Türkiye'ye gelir gelmez ekmeği kesmek adına Otacı'nın lif tozunu ve sabah kahvaltısında yemek için domatesli kıtırlarını alıyorum. Çok ciddi bir diyete girmişsem o zaman çorbalarını da...Çünkü bizim yaptığımız çorbalarda muhakkak beyaz un ve yağ olur ya, bunun tadına bakmanı tavsiye ederim. Lifi bir arkadaşım denedi böğğğh dedi bıraktı. Aslında herkese uygun değil ama denemekte fayda var. Bende işe yarıyor, lif sayesinde yemeği yarıya indirip ekmeği kesmiş ve de doymuş oluyorum. Kıtırlar da sabah deli gibi puaça yeme alışkanlığımı kırdığı için seviyorum. Bilmem işe yarar mı? Sevgiler...

evinkedisi dedi ki...

Sevgili Selen;

Yazını okudum :) Haklısın, akraba seçemiyor kimse. Keşke herkesin hayatına otomatik katılanlar uyumlu ve iyi niyetli olsalar...Ama inan bu dünyanın her yerinde yaşanan bir dert. Hepimiz bibirimizden o kadar ayrıyız ki...Yazılarım için yazdığın güzel yoruma da teşekkür ederim :) Güzel kızın ve yavrunla sağlıcakla :)