4 Aralık 2014 Perşembe

Picasa, Instagram, Google artı ve Facebook...

Öğrendikçe de yazıyorum ya, teknolojiye ne kadar da yakın olsam da her çıkanı takip çok zor bir durum.

İnsan bir de gençlikmiş, yok flört moduymuş atlatınca paylaşım konusunda biraz daha yavaşlıyor. Ha onun yerine eğer başka bir ülkede yaşıyorsan benim gibi, senin ortamını merak eden arkadaşların, çocuklarının büyümesini izleyemeyen aile bireyleri falan oluyor. Sen de onları aynı şekilde takip etmek istiyorsun tabi.

Bu duruma mukabil bir de gittikçe daha küçülüp hafifleyen ve daha iyi fotoğraf çekmeyi imkan dahilinde kılan fotoğraf makinaları, cep telefonları ile durum daha da cazip hale geliyor.

Benim istdiğim çok büyük paralar vermeden fotoğrafları edit edebileceğim ve sonra da onun üzerinden paylaşım yapabileceğim bir programdı. Instagram da fotoğraf paylaşma programı ama hesap açmayı cepten yapman gerekiyor.

Cepler benim için hala tamam, insanlarla iletişimde kalma yöntemlerinden en önemlisi ancak kitap okumaymış, yok yazı yazabilirlilikmiş, fotoğrafları edit etmekmiş bunlar bilgisayarda yapılan işler. Bu durumda Instagram belki takip etmek istediğim ve instagramı kullananlar için açtığım bir hesap olabilir ama ötesine geçmez (diye düşünüyorum, bu sabah kendime hesap açtım)

Picasa'yı yıllar önce kullanmıştım. Çok büyük paralar ödenerek satın alınan fotoğraf edit etme programlarının sanırım yüzde yetmişini gerçekleştiren, bunu kısa yollarla basitçe yapan bir foto albüm programı. Ancak o da ne yapmış? Paylaşımları Gmail adresi olanlarla sınırlamış. Yani attım, kendine albüm yaptın ve bunu yollayabilirsin ancak kime? Ancak gmail adresi olanlara...

Bu durumu son derece sevimsiz görenler var biliyorum. Yani, neden aletler, programlar vb... birbirlerini destekliyor? Ya da neden bu tip free programlar tüm diğer sistemlerle uyumlu çalışmıyor? gibi fakat günümüzün ortamında google kendi ar-ge sini kullanıp, zaman, para ve enerji harcayarak adı üzerinde Google ile uyumlu çalışan kendi ürünlerini yaratıyor.

Nedir mesela? Hemen ilk anda aklıma geleni yazayım, önce gmail adresi alıyorsun, aldığın Gmail adresi ile beraber Google artı sayfan otomatikman açılmış oluyor, sen ister iste ister isteme en fazla yapabileceğin durum bu sayfada paylaşım yapmamak ki zaten bilgisi olmayanın sayfası öyle güdük bir şekilde boş boş bekliyor.

Google artı Facebook'a sosyal paylaşım anlamında bir alternatif. Picasa foto albüm de Google'a uyumlu olarak çalışıyor. Diyelim, Photoshop gibi bir program istediniz ama para yok o zaman Picasa albüm oluşturma imkanınız var, onun için de sistem sizi google hesabı almaya zorluyor.

Google'dan birden fazla hesap almak diğerleri gibi zor değil. (Henüz. Onu da sınırlayacaklardır çünkü her bir hesap password kontrolü, kaybı bilmemne için diğer başka bir hesaba bağlanıyor)

Bu yazdıklarım, farkındayım  zaten birçok kullanıcının baştan yok almayayım demesine sebep olur ama yine de ürünü tanımadan ihtiyaçlara ne derece cevap verebileceğini de bilmek mümkün değil.

Ben Photoshop'u anlamak açısından geri zekalı kıvamdayım. Canım sıkılıyor, mekanik buluyorum (Programı tanımadığım ve zaman harcamadığım için olabilir zira çok pahalı) Onun yerine kendi fotoğraflarımı edit edip de paylaşım yapabileceğim bir program aradım zaten Picasa ile tecrübem vardı ama hatırlamak için yeniden yükledim.

Picasa ayrı bir program, yapılan editler o programda kilitli kalıyor. Yani, bilgisayarınızda yüklediğiniz fotoğraf foto albümde bakir bir şekilde kalıyor, siz editleri Picasa programına girerek yapabiliyorsunuz.

Yapılan değişimler her zaman geriye dönülebilecek kıvamda zaten dediğim gibi geriye dönemediğinizde orjinaller bilgisayarın kendi foto dosyasında. Dolayısıyla, Picasa bir fotoğrafın üzerinde bir sürü kombinasyonda oynama imkanı tanıyan, bunu da gmail adresi olanlarla paylaşma olanağı sunan bir fotoğraf programı.

Foto paylaşımı konusunda sayfanızı düzenlerken yapılan gruplama sayesinde mesela bazı fotoları ailenizle bazılarını yalnızca arkadaşlarınızla, sevgilinizle paylaşma hakkını da sağlıyor. Facebook da da bu var ama sanırım Google'ın kontrol mekanizması daha açık ve kolay anlaşılır.

Facebook'da hoşlanmadığım yanlardan, sürekli insanlara haber çakması, mailleriniz okundu, şu saatte paylaşım yaptı, kendine ınstagram hesabı açtı gibi. Eğer bir hesap açıyorsam gönderdiğim kişiler de kontrolüm altında olmalı. Ciddi bir ispiyonlama durumları var, soruyor kimler kullanıyor görmek istiyorsun ama seçim yapacaksın içlerinden hayır bir kere düğmeye bastın mı tüm listeye haber çakılıyor.

Google hesabında böyle bir ispiyonlama yok, paylaşım yapmak istediklerine bakarsın adreslerinden buldun buldun bulamadın oldu bitti illa da paylaşacammmm bakacaksınnn da olmaz zaten. Çünkü dediğim gibi bazısının evet var google adresi ama çok dağılma yanlısı değil.

Bu isimlerin insanların ihtiyaçlarını anlaması, kendilerine uyan doğru ürünleri bulması açısından çooook sabırlı olmaları gerekiyor. 

1 Aralık 2014 Pazartesi

Yeni Hayattan Notlar

Mayıs 21 ameliyat, geride kalan ay sayısı yedi. Nefes alışverişi harika, görünüm ise bir minik tümsek dışında inanılmaz derecede olumlu. Burun olduğu gibi baştan yaratılmış durumda. Dümdüz bir kere ve dengeli. En son görüşme ile araya üç ay koydu bu durumda iki ay sonra tekrar bir gözükeceğim, umarım o tümsek de en son ve en zor iyileşen ama yokolan kısım olur. 

Diğer update, Eylül ayının başından bu yana geçen ay sayısı üç ve ben kızlarımın okulunda öğretmen yardımcılığı, kısaca TA olarak tanımlanan bir konumda işe başladım bile! (Bu "bile"nin anlamını pek çözemedim aslında, on yıldan sonra bilesi mi kaldı!)

Kendi adıma konuşuyorum, benim için baskı altında olmadan çalışmak için çocuklarımın bu yaşlara gelmesi gerekiyordu, onlarla aynı zamanlarda eve gelmem, işe gitmem, tatilleri paylaşmam lazımdı. Bu iş dışında zaten çalışma olasılığım yoktu ve bu iş de tam cuk oturmuş oldu. 

Küçüğüme gelince, birinciyi zaten çoktan elden çıkarttık da, beş yaş anneye yapışıklığın ciddi derecede kırıldığı bir dönem, aslında İngiliz sisteminde dört demeliyim. Genelde dört yaşın dolması ile foundation 2 ye başlanıyor ve hazırlık sınıfları da iki yıla yayılmış durumda 

Okullar çocukların yaşlarının gereğine göre düzenlenmiş ortamlar, dolayısıyla okul diyince sürekli bir disiplin anlayışı gelmemeli akla. Disiplinsizlik değil ama gönüllülüğe ve iyi örnek davranışa dayanan bir sistem demeli belki. Okulların hepsini bir tutmak da imkansız tabi ki, velinin eğitim durumuna ciddi bağımlı sonuçlar çıkıyor ortaya. 

Büyük kızım bu okula başlayalı dokuz yıl geride bıraktı, ikincisi başladığında sanki hayat geri sarılmış gibi oldu benim için. Ortaokul kısmına başlanıldığında okula gidip sabah beklemeler, çocuğunu elinden tutup kapıya getirmeler, çıkışlarda velilerin bir araya gelip de iki laf etmesi gibi durumlar tarihe karışıyor. Bu anlamda ikinci çocuğumun olması bana iş kapısını aralayan bir faktör oldu. İlginç bir saptama ama öyle, ve belki de akla en son gelecek bir durum.

Hayattaki herşeyde olduğu gibi çalışma hayatının da, evde oturmanın da birbirine göre kar zarar durumları var kuşkusuz. Mesela on yıldan sonra kazanılmaya başlanılan ve eve katkıda bulunan paranın getirdiği özgüven duygusu, işe yaradığını hissetme, eski başarılı öğrencilik yıllarında sınavı geçmenin verdiği kalp çarpıntısı...

Fakat diğer yandan ailenin her bireyi evden gittiğinde eline aldığın çayın kahvenin ve kafanı dinlemenin imkansızlığı. Artık heryerde ailenle çevrilisin, tatiller beraber, evden çıkışlar dönüşler beraber...

Sabahları tek başına bile beşbuçukta kalkışların verdiği zorluk bir kenara artık kendinden de önce gelenleri düşünmen ve hertürlü detayı organize etmenin gerekliliği...Dişini, saçını fırçala, beslenme çantası, yüzme mi var, beden eğitimi mi? İki çocuğun hazırlanması, kendi götüreceklerin, kendi beslenme çantan ve kıyafetlerin...

Alışverişe, kendine, sabahlara, spora ve sosyalleşmeye zaman yok. Zamanı bırak, zaten enerji hak getire! Erkeksi durumlar ortaya çıkıyor, roller gevşiyor, mesela evde otururken sabahların neye ait? Alışveriş, ihtiyaçlar, yemek yapımı, hava güzelse bir yürüyüş, koşu...Yemek yapımı belki en az haftanın üç günü değil mi? İşe başlayınca en büyük dert halini alan aksiyon, garantisi var. Neden? Eve aç kurtlar gibi geliniyor menude ne olabilir? Bende çarçabuk yapılan menemen, makarna çeşitleri, domates ya da tarhana çorbası, evde yemek varsa o ısıtılır tabi hemen ama akşamları yemek memek yapımı en azından benim için sıfır. 

Fakat bunları yazarken bir yandan hayatlar onar yıllık aralarla da eskiyor, her bir yenilenmenin en fazla bu kadar dönemde yaşanması insana kan can veriyor adeta. 

Ancak işin özüne gelmem gerekirse, o kadar uzun zaman olmuş ki kendi harcamalarımı başkasının ihtiyacının önüne koymama düşüncesi, şu anda İngilizce'deki "feast" kelimesinin verdiği duyguyu yaşıyorum. 

Şimdilik bu duyguyu iki sene yaşama taraftarıyım, ardından elimde olan başka bir projeyi değerlendirmeye alabilirim, paramdan vazgeçebilirsem :P Hayata geçtiğinde onu da yazarım, o iş değil eğitim ayağıyla ilgili bir durum, bakalım zaman nelere gebe?

İlk maaşımla eve katkı, birkaç ufak ev ihtiyacı yastık, battaniye zırt mırt.. İkinci maaş, Samsung NX3000 kamera, üçüncü maaş Samsung Note 4 :))) 

Bunları yalnızca sevdiğim için değil de araştırarak yanlış yapmamaya çalışarak aldım. Detayları başka bir yazıya bırakıyorum.  

Bir de bu saatlerde hep acıkmak zorunda mıyım?! :(